| boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın |
what do you like doing in your free time |
boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| boş zamanlarında neler yapmaktan hoşlanırsın |
what do you enjoy doing in your free time |
| ne yapmaktan hoşlanırsın |
what do you enjoy |
| en çok ne yapmaktan hoşlanırsın |
what do you like doing most? |
| hangi meyvelerden hoşlanırsın |
what fruits do you like |
| ne tarz filmlerden hoşlanırsın |
what types of movies do you like |
| hangi aktivitelerden hoşlanırsın |
what activities do you enjoy |
| umarım okumaktan hoşlanırsın |
i hope you enjoy reading |
| ne tür bir filmden hoşlanırsın ?? |
what kind of film do you like?? |
| aceleyle evlenmek, boş zamanlarında tövbe etmek |
marry in haste, repent at leisure |
| boş zamanlarında |
at their leisure |
| boş zamanlarında tövbe |
repent at leisure |
| boş zamanlarında |
in leisure time |
| boş zamanlarında |
in his free time |
| boş zamanlarında |
on free time |
| boş zamanlarında |
on leisure |
| boş zamanlarında |
in their free time |
| boş zamanlarında |
on your leisure time |
| boş zamanlarında |
during idle time |
| boş zamanlarında |
during free time |
| boş zamanlarında hoşlanır |
in his spare time, he enjoys |
| boş zamanlarında |
in her spare time |
| boş zamanlarında |
at their own leisure |
| boş zamanlarında |
on leisure time |
| boş zamanlarında fiziksel aktivite |
s leisure-time physical activity |
| boş zamanlarında |
spent free time doing |
| boş zamanlarında |
i her spare time |
| boş zamanlarında göz atın |
browse at leisure |
| şehri boş zamanlarında keşfet |
explore the city at leisure |
| boş zamanlarında |
their free time make |
| boş zamanlarında gözden geçirme |
review at their leisure |
| boş zamanlarında |
during his free time |
| boş zamanlarında |
in a spare time |
| boş zamanlarında |
on her spare time |
| boş zamanlarında |
in her leisure |
| boş zamanlarında ne yapar? |
what does she do in free time ? |
| boş zamanlarında |
in the spare time |
| zamanlarında |
in times of |
| kriz zamanlarında |
in times of crisis |
| kendi zamanlarında |
in their own time |
| stres zamanlarında |
in times of stress |
| savaş zamanlarında |
in times of war |
| durgunluk zamanlarında |
in times of recession |
| sömürge zamanlarında |
in colonial times |
| ihtiyaç zamanlarında |
in their time of need |
| çatışma zamanlarında |
in times of conflict |
| kriz zamanlarında bile |
even in times of crisis |
| en yoğun görüntüleme zamanlarında |
at peak viewing times |
| kriz zamanlarında |
at times of crisis |
| küreselleşme zamanlarında |
in times of globalization |
| kriz zamanlarında |
in crisis times |