sert cisimler

sert cisimler teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
sert cisimler hard objects

sert cisimler terimi için benzer kelimeler ve anlamları
uçan cisimler flying objects
gevşek cisimler loose objects
sakatlanmış cisimler mutilated bodies
kömürleşmiş cisimler charred bodies
üçlü cisimler tripartite bodies
astronomik cisimler astronomical objects
düşen veya uçan cisimler falling or flying objects
buzlu cisimler icy bodies
astronomik cisimler astronomical bodies
garip cisimler strange bodies
sıcak cisimler hot bodies
apoptotik cisimler apoptotic bodies
diğer yabancı cisimler other foreign bodies
ketonik cisimler ketonic bodies
ham cisimler raw bodies
yüzeyle kirlenmiş cisimler surface contaminated objects
kavernöz cisimler cavernous bodies
ekümenik cisimler ecumenical bodies
uçan veya düşen cisimler flying or falling objects
gıdadaki yabancı cisimler foreign bodies in food
sakat kalmış cisimler maimed bodies
uzayda cisimler bodies in space
geometrik cisimler geometric bodies
karşı cisimler bodies against
içindeki yabancı cisimler foreign bodies inside
lanet olası cisimler dammed bodies
yabancı cisimler any foreign objects
ıslak cisimler wet bodies
dış cisimler için for outside bodies
yerdeki cisimler bodies on the ground
enkaz veya yabancı cisimler debris or foreign objects
güneş sistemindeki cisimler bodies in the solar system
kısmi ve tam protez yabancı cisimler olarak kalır, neden partial and full prosthesis remain as foreign bodies, cause
yabancı cisimler veya bir bolus foreign bodies or a bolus
kulaktaki yabancı cisimler foreign objects in the ear
şekilsiz cisimler amorphous bodies
ağır cisimler taşımak carry heavy objects
tabakalaştırıcı cisimler stratiform bodies
cisimler kurtarıldı bodies have been recovered
yabancı cisimler hissi foreign bodies sensation
sert sert sternly
daha sert ve daha sert harder and harder
sert ve sert hard and harsh
sert ve yarı sert malzemeler rigid and semi rigid materials
doğanın en sert ve en sert the roughest and toughest that nature can t
sert kıllı sert fırça stiff-bristle scrub brush
sert sert yükseliş spike sb hard
sert adamant
bir kaya ve sert bir yer arasında between a rock and a hard place
ne kadar büyürlersa o kadar sert düşer. bigger they come, the harder they fall, the