bir sıvının salınması

bir sıvının salınması teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir sıvının salınması release of a liquid

bir sıvının salınması terimi için benzer kelimeler ve anlamları
tehlikeli bir maddenin salınması release of a hazardous substance
tehlikeli kimyasalların salınması release of hazardous chemicals
amonyak salınması release ammonia
malzemelerin çevreye salınması release of materials into the environment
aroma salınması release aroma
proteinlerden salınması be released from proteins
serotonin salınması release serotonin
hidrojen peroksit salınması release hydrogen peroxide
oral hemen salınması oral immediate release
kar salınması profit swings
kimyasalların salınması veya çalınması release or theft of chemicals
büyük miktarda karbondioksit salınması release huge amounts of carbon dioxide
gıdaların kolay salınması easy release of foods
bitkinin salınması release of plant
bir sıvının hareketi motion of a fluid
bir sıvının gerginliği tension of a fluid
bir sıvının dökülmesi pouring of a liquid
bir sıvının sızması leakage of a fluid
sıvının tahliyesi release of fluid
sıvının geri akışı backflow of liquid
sıvının kaçması escape of fluid
sıvının tahliyesi discharge of fluid
sıvının üstünde above the liquid
sıvının tahliyesi discharge of liquid
sıvının of fluid
sıvının allow liquid to
sıvının geçişi passage of the fluid
sıvının dolaşmasına izin ver allow fluid to circulate
sıvının geri akışı backflow of fluid
sıvının kalınlığı thickness of a liquid
sıvının ağırlığı weight of liquid
sıvının yetersizliği regurgitation of liquid
sıvının taşınması the transportation of liquid
sıvının atılması dispose of fluid
sıvının kendisi the liquid itself
sıvının aşırı soğutulması supercooling of the liquid
sıvının iğne aspirasyonu needle aspiration of fluid
sulu sıvının çıkışı outflow of the aqueous fluid
sıvının özellikleri the properties of liquid
sıvının yükselmesi rise in liquid
sıvının yolu path of the fluid
bir ... bir kırılganlık bir ... bir a...a brokenness a...a
bir tilki bir keresinde bir peynir parçasıyla bir karga uçarken görmüş a fox once saw a crow fly off with a piece of cheese in its
bir bir bir one-one-one
bir atlama, bir atlama ve bir atlama a hop, a skip and a jump
bir adama balık verin ve onu bir günlüğüne besleyin. bir adama öğret give a man a fish and you feed him for a day. teach a man to
bir başlangıç, bir orta ve bir son a beginning, a middle and an end
bir başlangıç, bir orta ve bir son sağlar provides a beginning, a middle, and an end
bir ... bir bakış ... bir a...gaze upon...a
bir yay, özel bir tel ile kuvvetlice gerilmiş esnek bir çubuk gibidir. a bow is like a flexible rod which strongly strained with a special string.