| anlamlı bir fark |
a meaningful difference |
anlamlı bir fark terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| anlamlı ve anlamlı |
meaningful and significant |
| anlamlı bir fark yaratabilir |
make a meaningful difference |
| arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu |
there were no statistically significant differences between |
| istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu |
there were no statistically significant differences |
| istatistiksel olarak anlamlı fark |
statistically significant difference |
| anlamlı fark |
meaningful difference |
| anlamlı fark yoktu |
there was no significant difference |
| anlamlı fark yoktu |
there were no significant differences |
| istatistiksel olarak anlamlı fark yok |
no statistically significant differences |
| fark anlamlı değildi |
the difference was not significant |
| istatistiksel olarak anlamlı fark |
statistically significant difference with |
| genel anlamlı fark |
overall significant difference |
| anlamlı ve pozitif fark |
significant and positive difference |
| fark anlamlı kabul edildi |
the difference was considered significant |
| statik olarak anlamlı fark |
statically significant difference |
| istatistiksel olarak anlamlı fark yok |
with no statistically significant difference |
| anlamlı olmayan fark |
non-significant difference |
| fark-içinde-fark |
difference-in-difference |
| dar anlamlı bir sözcüğü geniş anlamda kullanma |
synecdoche |
| anlamlı bir şekilde |
in a meaningful way |
| anlamlı bir şekilde |
meaningful manner |
| anlamlı bir şekilde meşgul |
meaningfully engage |
| anlamlı bir şekilde |
in any meaningful sense |
| anlamlı bir şey |
something meaningful |
| anlamlı bir yol |
a meaningful way |
| anlamlı bir şekilde ilgili |
meaningfully involved |
| anlamlı bir şekilde katılmak |
participate meaningfully |
| anlamlı bir şekilde |
in a meaningful manner |
| anlamlı bir rol |
a meaningful role |
| anlamlı bir şekilde karşılaştırıldı |
meaningfully compared |
| çok anlamlı bir şekilde |
in a very significant way |
| anlamlı bir tartışmaya girmek |
to engage in a meaningful debate |
| anlamlı bir fayda |
a meaningful benefit |
| anlamlı bir süreç |
a meaningful process |
| anlamlı bir şekilde kullanılan |
meaningfully used |
| anlamlı bir şekilde ele alındı |
addressed in a meaningful way |
| anlamlı bir şey yap |
do something meaningful |
| anlamlı bir şekilde pazarlık |
negotiate meaningfully |
| anlamlı bir öğrenme |
a meaningful learning |
| daha anlamlı bir şekilde |
in a more meaningful way |
| anlamlı bir yol |
some meaningful way |
| anlamlı bir temel sağlamak |
provide a meaningful basis |
| istatistiksel olarak anlamlı bir örüntü |
a statistically significant pattern |
| anlamlı bir şekilde |
in some meaningful way |
| anlamlı bir görünüm |
a meaningful look |
| onları anlamlı bir şekilde meşgul etmek |
engage them meaningfully |
| anlamlı bir deneyim |
a meaningful experience |
| anlamlı bir şekilde |
in an expressive way |
| anlamlı bir sohbet |
a meaningful conversation |
| anlamlı bir süreç geçirdi |
underwent a significant |