| daha önce görmüştüm |
i had seen it before |
daha önce görmüştüm terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| ben bunu daha önce görmüştüm |
i have seen this before |
| görmüştüm |
i had seen |
| bunu görmüştüm |
i have seen that |
| henüz görmüştüm |
had yet seen |
| onu görmüştüm |
i had seen him |
| görmüştüm |
i seen |
| görmüştüm |
had spotted |
| görmüştüm |
got a sight of |
| şimdiye kadar görmüştüm |
i had seen up to now |
| ben görmüştüm |
i had spotted |
| kötü muamele görmüştüm |
i was treated badly |
| beş topluluğun da boş olduğunu açıkça görmüştüm |
clearly saw that all five aggregates are empty |
| zaten her şeyi görmüştüm |
had already seen everything |
| nasıl yaşadıklarını görmüştüm |
i had seen how they lived |
| aktif hizmet görmüştüm |
saw active service |
| ilk defa görmüştüm |
first time had ever seen |
| kötü muamele görmüştüm |
i have been mistreated |
| seni önceden görmüştüm |
i have seen you before |
| gerçekten görmüştüm |
had really seen |
| son görmüştüm |
i had last seen |
| daha sert, daha iyi, daha hızlı, daha güçlü |
harder better faster stronger |
| daha önce daha iyi |
better earlier |
| daha önce görülenden daha büyük |
greater than seen before |
| daha önce daha iyi |
at sooner the better |
| daha önce iki kez düşünmek daha iyi olurdu |
i'd better think twice before |
| daha önce daha iyi |
better even earlier |
| daha önce olduğundan daha güçlü ortaya |
emerge even stronger than before |
| daha önce daha sonra |
more then before |
| daha önce karşılaştırıldığında daha |
more in comparison with previously |
| vade tarihinden önce veya önce |
on or before the due date |
| her şeyden önce seni sonsuza dek seveceğim, ilk önce sizsiniz. |
above all love you forever primarily on the world's first is you. |
| parçaları takmadan veya çıkarmadan önce ve temizlemeden önce |
before putting on or taking off parts, and before cleaning |
| daha hızlı daha yüksek daha güçlü |
faster, higher, stronger |
| daha daha daha |
more more more |
| daha fazlasını yapmak, daha iyisini yapmak ve daha ileriye ulaşmak |
doing more, doing better and reaching further |
| daha büyük daha iyi daha hızlı |
bigger better faster |
| daha az söylemek ve daha fazlasını yapmak daha iyidir |
it is better to say less and to do more |
| daha uzun, daha sağlıklı, daha aktif yaşamlar |
longer, healthier, more active lives |
| şarj londra merkezini daha temiz, daha güvenli ve daha fazlasını yaptı |
the charge has made central london a cleaner, safer and more |
| daha sağlıklı, daha zengin ve daha iyi eğitimli |
healthier, wealthier and better educated |
| daha verimli, daha yeşil ve daha rekabetçi bir kaynak sağlama |
promote a more resource efficient, greener and more competed |
| web'de gezinmeyi daha hızlı, daha güvenli ve daha kolay hale getirin. |
make browsing the web faster, safer, and easier. |
| burada daha önce |
hereinbefore |
| daha önce var olmak |
pre-exist |
| daha önce ... olarak bilinen |
formerly known as |
| daha önce hiç olmadığı gibi |
like never before |
| daha önce hiç |
never before |
| daha önce hiç olmadığı kadar |
more than ever before |
| daha önce hiç |
ever before |
| daha önce değil |
no earlier than |