| kimse daha iyi duruma getirilemez |
no one can be made better off |
kimse daha iyi duruma getirilemez terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| kaybedilen zaman bir daha asla geri getirilemez |
lost time is never found again |
| duruma göre değil, duruma göre |
rather than on a case by case basis |
| yerine getirilemez |
cannot be fulfilled |
| getirilemez |
cannot be brought |
| getirilemez bir |
cably |
| eski durumuna getirilemez |
cannot be reinstated |
| güvenli hale getirilemez |
cannot be rendered safe |
| insanları daha iyi duruma getirmek |
make people better off |
| onları daha iyi duruma getirmek |
make them better off |
| seni daha iyi duruma getirmek |
put you in a better position |
| onları daha iyi duruma getirmek |
making them better off |
| daha iyi bir duruma getirmek |
put in a better position |
| bizi daha iyi duruma getir |
lead us to a better |
| bankayı daha iyi duruma getirmek |
put the bank in a better position |
| beni iyi duruma sok |
put me in a good mood |
| seni iyi bir duruma sokuyor |
puts you in a good mood |
| beni iyi bir duruma sokuyor |
puts me in a good mood |
| iyi duruma getirmek |
put in good mood |
| seni iyi duruma sokmak |
put you in a good mood |
| beni iyi duruma sok |
put me in good mood |
| hiç kimse daha iyi |
nobody better than |
| kimse herkesten daha iyi değil |
nobody is better than anyone |
| ondan daha iyi kimse yok |
nobody better than him |
| daha iyi kimse yok |
there is nobody better |
| kimse daha iyi yer alamaz |
no one better placed |
| kimse bunu daha iyi bilmiyor |
no one knows that better than |
| kimse daha iyi değil |
nobody better |
| kimse daha iyi değil |
nobody is better |
| daha iyi kimse olamazdı |
there could be no one better |
| kimse çocuğunu senden daha iyi tanımıyor |
no one knows your child better than you |
| herkesi daha kötü duruma getirmek |
make everyone worse off |
| onları daha önce kullanılabilir duruma getirdi |
made them available prior |
| daha kötü bir duruma sokmak |
put in a worse position than |
| gerçek duruma daha yakın |
closer to real situation |
| daha sert, daha iyi, daha hızlı, daha güçlü |
harder better faster stronger |
| iyi daha iyi en iyi |
good, better, best |
| iyi, daha iyi, en iyi çözüm |
good, better, best solution |
| iyi, daha iyi ve en iyi |
good, better and best |
| işbaşına yeni gelen kimse iyi iş görür |
a new broom sweeps clean |
| iyi niyetli ikamet eden kimse |
bona fide resident |
| iyi niyetli kimse |
bona fide holder |
| iyi niyetli kimse |
bona fide owner |
| kimse için çok iyi |
too great for anyone |
| dikey durumdan eğik duruma geçmek |
hade |
| duruma bağlı öğrenme |
state-dependent learning |
| duruma göre durum |
case by case basis |
| duruma göre |
on a case by case basis |
| duruma göre |
case by case |
| duruma |
stateful |
| ayarları varsayılan duruma getirmek |
restore default settings |