üst düzey pozisyonlar tutmak

üst düzey pozisyonlar tutmak teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
üst düzey pozisyonlar tutmak hold senior positions

üst düzey pozisyonlar tutmak terimi için benzer kelimeler ve anlamları
üst düzey yöneticiler, üst düzey yöneticiler top executives, executives
üst düzey pozisyonlar senior level positions
üst düzey ticari pozisyonlar senior commercial positions
üst düzey pozisyonlar upper-level positions
medyadaki üst düzey pozisyonlar senior positions in the media
üst düzey pozisyon tutmak to hold a senior position
üst düzey yöneticileri sorumlu tutmak hold senior managers accountable
farklı pozisyonlar tutmak holding different positions
hükümetteki en üst pozisyonlar top positions in the government
üst düzey dil high-level language
üst düzey atık high-level waste
üst düzey yönetim senior management
üst düzey top-level
üst düzey yönetici senior director
üst düzey yönetici senior executive
üst düzey liderlik senior leadership
üst düzey yetkili senior official
üst düzey top level
üst düzey senior level
üst düzey genel bakış high level overview
üst düzey liderlik executive leadership
üst düzey toplantı high level meeting
üst düzey yönetici asistanı senior administrative assistant
üst düzey yetkililer top officials
üst düzey düşünme higher order thinking
üst düzey hükümet yetkilileri senior government officials
üst düzey düşünme becerileri higher order thinking skills
üst düzey müşteri major customer
üst düzey idari görevli senior administrative officer
üst düzey alan top level domain
üst düzey özellikler high-end features
üst düzey mevki executive position
üst düzey genel müdür senior general manager
üst düzey moda high-end fashion
üst düzey hükümet senior government
üst düzey subay superior officer
seçkin kişilerin üst düzey paneli high-level panel of eminent persons
üst düzey personel top staff
üst düzey yönetim top level management
üst düzey sıcaklar ultra high temperature
üst düzey yetkililer high-ranking officials
üst düzey yetkililer high level officials
üst düzey ilkeler high level principles
üst düzey diyalog high level dialogue
üst düzey görev gücü high level task force
daha üst düzey beceriler higher order skills
üst düzey taahhütler high-level commitments
üst düzey düşünme higher level thinking
üst düzey incelemeler yapmak conducting high-level reviews
üst düzey tasarım high-end design