| ilerletmek için bir araç |
a tool to advance |
ilerletmek için bir araç terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| simetrik geçen bir ışın ya da bir araç yayan araç farları |
vehicle headlamps emitting a symmetrical passing beam or a |
| araç-araç |
vehicle-to-vehicle |
| araç 2 araç iletişim konsorsiyumu |
car 2 car communication consortium |
| araç kutusundaki araç |
tool in the toolbox |
| ilerletmek için |
to further their |
| eğitimimi ilerletmek için |
to further my education |
| bu süreci ilerletmek için |
to move this process forward |
| bu hedefleri ilerletmek için |
to further these objectives |
| bu amacı ilerletmek için |
to further this goal |
| bu çabayı ilerletmek için |
to further this effort |
| onun gündemini ilerletmek için. |
to advance his agenda. |
| bu amaçları ilerletmek için |
to further these aims |
| kariyerimi ilerletmek için yeteneklerimi geliştirmek |
enhancing my skills to advance my career |
| işleri ilerletmek için |
for driving things forward |
| ilerletmek için |
to further advance our |
| ilerletmek için sabırsızlanıyoruz |
look forward to furthering |
| bu fikri ilerletmek için |
to move this idea forward |
| öncelikleri ilerletmek için |
for advancing priorities |
| kendi ilerletmek için |
to further its own |
| organizasyonu ilerletmek için |
in order to advance the organizing |
| bu sorunları ilerletmek için |
to make progress this issues |
| tasarımı ilerletmek için |
for advancing the design |
| ilerletmek için başvurmak |
apply to carry forward of |
| başarınızı ilerletmek için |
to further your success |
| bu gündemi ilerletmek için |
in driving this agenda forward |
| uluslararası barış ve güvenliği ilerletmek için |
to further international peace and security |
| bir şey ilerletmek |
advance something |
| bir şeyi ilerletmek |
to move something along |
| bir belge ilerletmek |
advance a document |
| bir miktar ilerletmek |
advance an amount |
| ortak bir refah ilerletmek |
advance a common prosperity |
| bir işi ilerletmek |
to advance a business |
| bir mesaj ilerletmek |
advancing a message |
| ben sadece bir son için bir araç mıydım? |
was i just a means to an end |
| sadece bir son için bir araç. |
just a means to an end. |
| bir şeyler yapmak için bir araç |
a tool for doing something |
| ilerletmek |
push forward |
| ilerletmek |
take forward |
| ilerletmek |
carrying forward |
| ilerletmek |
bringing forward |
| ilerletmek |
propel forward |
| gündemi ilerletmek |
advance the agenda |
| işleri ilerletmek |
move things forward |
| ilerletmek |
be advanced |
| kariyerini ilerletmek |
further your career |
| nedeni ilerletmek |
advance the cause |
| ilerletmek |
make ahead |
| işi ilerletmek |
drive the business forward |
| ilerletmek |
carry further |
| hedefleri ilerletmek |
further the goals |