aşırı sömürüye karşı son derece savunmasız

aşırı sömürüye karşı son derece savunmasız teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
aşırı sömürüye karşı son derece savunmasız highly vulnerable to overexploitation

aşırı sömürüye karşı son derece savunmasız terimi için benzer kelimeler ve anlamları
çocukların cinsel sömürüye karşı korunması protection of children against sexual exploitation
sömürüye karşı savunmasızlar they are vulnerable to exploitation
devlet çocukları cinsel sömürüye karşı koruyacak the state shall protect children from sexual exploitation
son derece savunmasız extremely vulnerable
son derece savunmasız durumlar highly vulnerable situations
son derece savunmasız is highly vulnerable to
son derece savunmasız hissetmek feel extremely vulnerable
son derece son derece highly to extremely
sömürüye açık vulnerable to exploitation
sömürüye açık open to exploitation
sömürüye devam continued exploitation
sömürüye maruz kalma exposed to exploitation
ticari sömürüye yönelik aimed at commercial exploitation
sömürüye açıktır is vulnerable to exploitation
sömürüye hitap etmek address exploitation
sömürüye tabi are subject to exploitation
sömürüye müdahale eder interferes with the exploitation
sömürüye katılım participation in the exploitation
sömürüye yatkın prone to exploitation
sömürüye izin vermek allow for exploitation
aşırı sıcağa karşı aşırı hassas extremely sensitive to extreme heat
son derece düşük derece extremely low degree
başarısızlığa karşı savunmasız vulnerable to failure
avcılara karşı savunmasız vulnerable to predators
iklim değişkenliğine karşı savunmasız vulnerable to climate variability
hiv'e karşı savunmasız vulnerable to hiv
deplasmana karşı savunmasız vulnerable to displacement
tecavüze karşı savunmasız vulnerable to rape
bilgisayar korsanlarına karşı savunmasız vulnerable to hackers
dolandırıcılığa karşı savunmasız vulnerable to fraud
gürültü emisyonlarına karşı savunmasız vulnerable to noise emissions
düşüşe karşı savunmasız vulnerable to downturns
insan hakları ihlallerine karşı savunmasız vulnerable to human rights abuses
açlığa karşı savunmasız vulnerable to starvation
güvenlik tehditlerine karşı savunmasız vulnerable to security threats
tehdidine karşı savunmasız vulnerable to the threat of
zorbalığa karşı savunmasız vulnerable to bullying
karşı savunmasız defenseless against
başarısızlığa karşı savunmasız vulnerable to a setback
hasara karşı daha savunmasız more vulnerable to damage
ihlale karşı savunmasız vulnerable to a breach
açlığa karşı savunmasız vulnerable to hunger
engellere karşı savunmasız vulnerable to setbacks
özellikle olumsuz etkilere karşı savunmasız especially vulnerable to adverse impact
tehlikelere karşı savunmasız vulnerable to the dangers
doğal afetlere karşı özellikle savunmasız particularly vulnerable to natural disaster
felaketlere karşı en savunmasız most vulnerable to disasters
düşmeye karşı savunmasız vulnerable to dropping out
kansere karşı savunmasız are vulnerable to cancer
gıda güvensizliğine karşı savunmasız are vulnerable to food insecurity