| kaçırmamak için iyi bir fırsat |
an opportunity too good to miss |
kaçırmamak için iyi bir fırsat terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| fırsat kaçırmamak |
not missing an opportunity |
| son teslim tarihini kaçırmamak için iyi bir sebep |
good reason for missing the deadline |
| kaçırmamak için |
in order not to miss |
| son teslim tarihini kaçırmamak için sebep |
reason for missing the deadline |
| bir şeyi kaçırmamak |
not to miss a thing |
| kaçırmamak |
seize |
| fırsatı kaçırmamak |
seize the opportunity |
| anı kaçırmamak |
seize the moment |
| kaçırmamak |
not to miss |
| ritmi kaçırmamak |
not missing a beat |
| ritmi kaçırmamak |
not miss a beat |
| kaçırmamak |
avoid missing out |
| şansını kaçırmamak |
not taking any chances |
| kaçırmamak |
not to miss out on |
| fırsatı kaçırmamak |
not miss the opportunity |
| kaçırmamak |
are not missing out on |
| kaçırmamak önemli |
it is important not to miss |
| hiçbir detayı kaçırmamak |
not missing any details |
| fırsatları kaçırmamak |
fail to seize opportunities |
| kaçırmamak |
not to b miss |
| bu gerçeği gözden kaçırmamak |
not lose sight of this fact |
| kaçırmamak |
be miss out on |
| kaçırmamak |
prevent from seizing |
| vurmak ya da kaçırmamak |
be hit-or-miss |
| kaçırmamak |
not to seize |
| için iyi bir fırsat |
good opportunity for |
| için iyi bir fırsat sunar |
presents a good opportunity for |
| öğrenmek için iyi bir fırsat sağlamak |
provide a good opportunity to learn |
| ziyaret etmek için iyi bir fırsat |
a good opportunity to visit |
| daha iyi bir fırsat için. |
for a better occasion. |
| keşfetmek için iyi bir fırsat |
a good opportunity to discover |
| onun için iyi bir fırsat |
a good opportunity for him |
| iyi olmak için fırsat |
opportunity to get good |
| benim için en iyi fırsat |
best opportunity for me |
| bir duruşma için bir fırsat |
an opportunity for a hearing |
| bir araya getirmek için bir fırsat |
an opportunity to bring together |
| bir şeyler yapmak için bir fırsat |
an opportunity to do something |
| iyi bir fırsat |
a good opportunity |
| daha iyi bir fırsat |
better opportunity |
| iyi bir fırsat olurdu |
it would be a good opportunity |
| iyi bir fırsat sunuyor |
presents a good opportunity |
| iyi bir fırsat gibi geliyor |
it sounds like a good opportunity |
| bu iyi bir fırsat |
it is a good opportunity |
| çok iyi bir fırsat |
too good an opportunity |
| iyi bir fırsat |
a good occasion |
| iyi bir fırsat sağlar |
provides a good opportunity |
| iyi bir fırsat düşünün |
consider a great opportunity |
| iyi bir fırsat oluşturacak |
will constitute a good opportunity |
| iyi bir fırsat olurdu |
would have been a good opportunity |
| bu iyi bir fırsat olabilir |
this might be a good opportunity |