| cihazı şiddetli şekilde maruz bırakmayın |
do not subject the device to severe |
cihazı şiddetli şekilde maruz bırakmayın terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| bu cihazı damlama veya sıçramaya maruz bırakmayın |
do not expose this apparatus to dripping or splashing |
| cihazı ağır darbelere maruz bırakmayın veya h. |
do not subject the device to severe impact or drop it from h |
| bu cihazı yağmura veya neme maruz bırakmayın |
do not expose this apparatus to rain or moisture |
| cihazı asla gözetimsiz bırakmayın. |
never leave the appliance unattended. |
| direkt güneş ışığına maruz bırakmayın |
do not expose to direct sunlight |
| suya maruz bırakmayın |
do not expose to water |
| aşan sıcaklıklara maruz bırakmayın |
do not expose to temperatures exceeding |
| yağmura maruz bırakmayın |
do not expose to rain |
| güneş ışığına maruz bırakmayın |
do not expose to sunlight |
| yangın veya elektrik çarpması riskini azaltmak için, maruz bırakmayın |
to reduce the risk of fire or electric shock, do not expose |
| sıcağa maruz bırakmayın |
do not expose to heat |
| ateşe maruz bırakmayın |
do not expose to fire |
| spreylere maruz bırakmayın |
do not expose it to sprays |
| kamerayı neme maruz bırakmayın |
do not expose the camera to moisture |
| pili aşırı sıcaklıklara maruz bırakmayın |
do not expose the battery to extreme temperatures |
| asla sıvıya maruz bırakmayın |
never expose to liquid |
| şiddetli şiddetli aerobik aktivite |
vigorous-intensity aerobic activity |
| aranmadik yer bırakmayın |
leave no stone un turned |
| aranmadik yer bırakmayın |
leave no stone unturned |
| bagajınızı asla yalnız bırakmayın |
never leave luggage unattended |
| doğrudan güneş ışığında bırakmayın |
do not leave in direct sunlight |
| hiçbir şeyi şansa bırakmayın |
don't leave anything to chance |
| çocukları gözetimsiz bırakmayın |
do not leave children unattended |
| kapıyı açık bırakmayın |
don't leave the door open |
| valizinizi katılımsız bırakmayın |
don't leave your luggage unattended |
| yanan mumları asla gözetimsiz bırakmayın |
never leave burning candles unattended |
| hiç bir taş çevrilmemiş bırakmayın |
don't leave any stone unturned |
| rahatlamak için yer bırakmayın |
leave no room for complacency |
| boş bırakmayın |
do not leave blank |
| akış serbest bırakmayın |
do not release runoff |
| hiçbir soruyu boş bırakmayın |
do not leave any question blank |
| yanmakta olan bir bir mumu gözetimsiz bırakmayın. |
never leave a burning candle unattended. |
| kablo bırakmayın |
do not leave cables |
| boş bırakmayın |
don't empty |
| takılı halde bırakmayın |
do not leave when plugged in |
| ıslanmaya bırakmayın |
do not leave to soak |
| kışın kapıları ve pencereleri açık bırakmayın; |
in winter, don't leave the doors and windows open, so that t |
| katılımsız bagaj bırakmayın |
do not leave unattended luggage |
| bagajı gözetimsiz bırakmayın |
do not leave luggage unattended |
| asla bir çocuğu gözetimsiz bırakmayın. |
never leave a child unsupervised. |
| yuvarlanmış bırakmayın |
do not leave rolled up |
| herhangi bir alanı boş bırakmayın. |
don't leave any fields blank. |
| şiddetli maruz kalma |
severe exposure |
| şiddetli istismara maruz kalmış |
subjected to violent abuse |
| şiddetli maruz kalma |
severely exposed |
| maruz kalma şiddetli |
exposure is severe |
| depolama cihazı, harici depolama cihazı |
storage battery |
| rüzgar şiddetli bir şekilde esti |
the wind blew fiercely |
| şiddetli bir şekilde |
in a drastic way |
| şiddetli fiyat indirimleri ve kotanın hızlı bir şekilde kaldırılması gibi |
such as drastic price cuts and rapid abolition of the quota |