| erkeklerle eşit derecede faydalanmak |
benefited equally with men |
erkeklerle eşit derecede faydalanmak terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| erkeklerle ve erkeklerle ilgilenen |
engaging men and boys |
| erkeklerle eşit olarak |
on an equal basis with men |
| erkeklerle eşit düzeyde |
on an equal footing with men |
| erkeklerle eşit düzeyde |
an equal footing with men |
| erkeklerle eşit şekilde |
on equal footing with men |
| erkeklerle eşit ortaklar |
equal partners with men |
| erkeklerle eşit seviyede |
equal footing with men |
| erkeklerle eşit |
equally with men |
| erkeklerle eşit şartlar altında |
under equal conditions with men |
| erkeklerle eşit şartlarda |
on equal terms with men |
| eşit olarak faydalanmak |
benefit equally |
| eşit muameleden faydalanmak |
benefit from equal treatment |
| erkeklerle seks yapan erkekler |
men who have sex with men |
| erkeklerle dövüşmek |
fighting men |
| erkeklerle çıkmak |
dating men |
| erkeklerle seks yapan erkekler |
men having sex with men |
| erkeklerle seks yapan erkek ağları |
networks of men who have sex with men |
| erkeklerle çıkmak |
dating boys |
| erkeklerle aynı haklar |
the same rights as men |
| erkeklerle temasa geçmek |
put men in touch |
| erkeklerle etkileşimde |
on engaging men |
| erkeklerle seks yapan erkekler arasında |
among men who have sex with men |
| erkeklerle ilgili sağlık sorunları |
male related health problems |
| erkeklerle ortaklaşa |
in partnership with men |
| kız erkeklerle karşılaştırıldığında |
girls compared with boys |
| bekar erkeklerle tanış |
meet single men and women |
| kim erkeklerle çalıştı. |
who worked with men. |
| erkeklerle dolu |
packed with men |
| erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlar |
women compared with men |
| yaşlı erkeklerle evli |
married off to older men |
| erkeklerle eşleşmek |
mate with males |
| erkeklerle ilişkileri var |
she has relationships with men |
| erkeklerle kadın eşitliği |
women equality with men |
| erkeklerle ilişkiler |
relationships with men |
| erkeklerle eşitlik temelinde |
on a basis of equality with men |
| diğer erkeklerle tanışmak |
meeting other men |
| erkeklerle cinsel ilişki |
sexual intercourse with men |
| erkeklerle kalabalık |
crowded with men |
| diğer erkeklerle |
with other men |
| orta derecede ciddi derecede aktif |
moderately to severely active |
| orta derecede ciddi derecede zayıf |
moderately to severely underweight |
| orta derecede ciddi derecede aktif olan |
with moderately to severely active |
| eşit derecede önemli |
equally important |
| eşit derecede iyi |
equally well |
| eşit derecede önemli |
equally as important |
| eşit derecede otantik |
equally authentic |
| eşit derecede etkili |
equally effective |
| eşit derecede doğru |
equally true |
| eşit derecede güçlü |
equally strong |
| eşit derecede önemlidir |
it is equally important |