ihracat yapan ülke

ihracat yapan ülke teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
ihracat yapan ülke exportation country

ihracat yapan ülke terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bilerek yapan veya yapan kişi any person who makes or causes to be made any knowingly
ihracat yapan ülkeler export countries
ihracat yapan ülkeler exporting countries
ihracat yapan endüstriler exporting industries
ihracat yapan firmalar exporting firms
ihracat yapan taraf exporting party
ihracat yapan şirketler exporting companies
tarımsal ihracat yapan işletmeler agro-export enterprises
ihracat yapan ticaret şirketleri export trading companies act
ihracat yapan üyeler exporting members
başlıca ihracat yapan ülkeler major exporting countries
en iyi ihracat yapan endüstriler top exporting industries
ihracat yapan ülkeler exporting countries such as
ihracat yapan şirket exporting enterprise
ihracat veya yeniden ihracat export or re-export
işbirliği yapan ülke cooperating country
geçiş yapan ülke transitioning country
yasama yapan ülke legislating country
satış yapan ülke selling country
yayın yapan ülke broadcasting country
net ithalat yapan ülke net importing country
pasaport ihracı yapan ülke passport issuance country
işlem yapan ülke processing country
ihracat yapılan ülke country of exportation
ülke bazında ülke country by country basis
ülke liderliğindeki ve sahip olduğu ülke country led and country owned
ülke bazında ülke country per country basis
ülke bazında ülke bazında on country by country basis
ülke risk servisi ve ülke tahmini country risk service and country forecast
tesadüfi ülke ülke kapsamı incidental home country coverage
ülke isteği ve ülke teklifi country requesting and the country offering
üye ülke veya ilişkili ülke member state or associated country
kürtaj yapan kimse abortionist
bağımlılık yapan addictive
zina yapan kadın adulteress
zina yapan adulterous
anti-hayvanlar üzerinde incelemeler yapan anti-vivisectionist
çıkışını yapan ascensionist
yayın yapan broadcaster
işlev yapan coact
karma eğitim yapan coed
bağlaç görevi yapan conjunctive
tv önünde tembellik yapan couch potato
dağıtım yapan kişi deliverer
çıkış yapan departing
yapan doer
yapan ve gitti doer and gone
giriş yapan enterer
alışkanlık yapan habit-forming
halisünasyon yapan ilaç hallucinogen