| takip etmek isteyenler |
who want to follow |
takip etmek isteyenler terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| elde etmek isteyenler |
desires to obtain |
| hakaret etmek, kötüye kullanmak, taciz etmek, takip etmek, tehdit etmek veya başka türlü |
defame, abuse, harass, stalk, threaten or otherwise |
| isteyenler için |
for those who want |
| isteyenler |
those who want |
| isteyenler |
those wishing to |
| isteyenler |
those requiring |
| isteyenler |
those who wish |
| isteyenler |
those wanting |
| isteyenler |
those who enjoy |
| isteyenler |
those that want to |
| isteyenler |
the one who wanted to |
| isteyenler için |
for those who wish |
| isteyenler için |
for people who want |
| isteyenler için |
for those who require |
| isteyenler |
those who mean |
| isteyenler için |
for those wishing |
| isteyenler |
those who aspire |
| anmak isteyenler |
those commemorating |
| yurtdışından evlat edinmek isteyenler için danışmanlık ve eğitim. |
counselling and training to people who want to adopt from abroad. |
| terörü tetikleyerek amaçlarını ilerletmek isteyenler ve |
those who seek to advance their aims by inducing terror and |
| isteyenler için |
to those who request it |
| öğrenmek, paylaşmak ve anlamak isteyenler. |
who wish to learn, share and understand. |
| sigara içmek isteyenler |
those who wish to smoke |
| isteyenler |
those that wish to |
| isteyenler |
those professionals who want |
| zevk almak isteyenler için |
for those enjoying |
| gerçek mutluluğu tatmak isteyenler |
those who want to taste real happiness |
| isteyenler için |
for those wanting to |
| keşfetmek isteyenler için |
for those seeking to explore |
| daha fazla bilgi isteyenler |
those wanting more information |
| isteyenler için |
it's for those who want |
| isteyenler için hitap edecek |
will appeal to those who want |
| barış içinde yaşamak ve çalışmak isteyenler |
who want to live and work in peace |
| isteyenler |
persons who want |
| isteyenler |
those that require |
| isteyenler için |
for anyone who wants to |
| takip etmek ve elde etmek |
pursue and obtain |
| hakaret, kötüye kullanma, taciz etmek, takip etmek, |
defame, abuse, harass, stalk, |
| takip etmek ve inşa etmek |
pursuing and building |
| takip ve takip |
track and tracing |
| takip ve takip sistemi |
track and trace system |
| takip ve takip teknolojisi |
track and trace technology |
| takip et ve takip et |
follow up and track |
| takip eden takip |
followup subsequent |
| kayıt, takip ve takip |
recording, tracking and following-up |
| takip ve takip uygulaması |
track and trace application |
| takip ve takip sistemini kullanmak |
using the track and trace system |
| takip ve takip |
following-up and tracking |
| eğer takip etmezsen takip ederim |
if you don t follow,i follow |
| takip ve takip |
track and chase |