çeşitli tehditlerle karşı karşıya |
face a variety of threats |
çeşitli tehditlerle karşı karşıya terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
tehditlerle karşı karşıya |
faces threats |
tehditlerle karşı karşıya |
confronted with threats |
tehditlerle karşı karşıya |
face threats from |
önemli tehditlerle karşı karşıya |
faces significant threats |
tehditlerle karşı karşıya |
he faces threats |
tehditlerle karşı karşıya |
facing threats from |
tehditlerle karşı karşıya |
faced with threats |
tehditlerle karşı karşıya kalırken |
when facing threats |
çeşitli zorluklarla karşı karşıya |
faces several challenges |
çeşitli zorluklarla karşı karşıya |
facing various challenges |
çeşitli zorluklarla karşı karşıya |
are facing various challenges |
çeşitli engellerle karşı karşıya |
face a variety of obstacles |
çeşitli zorluklarla karşı karşıya |
faces a range of challenges |
çeşitli sorunlarla karşı karşıya |
faces several problems |
çeşitli zorluklarla karşı karşıya |
faced various challenges |
biyolojik tehditlerle mücadele için ulusal strateji |
national strategy for countering biological threats |
tehditlerle baş etmek |
deal with threats |
tehditlerle mücadele |
tackle threats |
tehditlerle |
through threats |
gerçek ve hayal edilen tehditlerle başa çıkmalıyız. |
we have to deal with the real and imagined threats. |
yakın tehditlerle uğraşmak |
deal with imminent threats |
tehditlerle mücadele |
combating threats |
ortaya çıkan tehditlerle mücadele etmek |
to combat emerging threats |
yeni tehditlerle başa çıkmak |
to deal with new threats such |
tehditlerle baş etmek |
dealing with threats |
tehditlerle mücadele |
combat threats |
bazı tehditlerle |
with some threatening |
bu tehditlerle yüzleşmek |
facing these threats |
tehditlerle yüzleşmek |
confront threats |
özellikle yeni ortaya çıkan tehditlerle |
particularly with emerging threats |
potansiyel tehditlerle mücadele etmek |
counter potential threats |
kendisine karşı tanıklarla karşı karşıya gelmek; sahip olmak |
to be confronted with the witnesses against him; to have |
karşı gelen davalarla karşı karşıya |
faces lawsuits from |
karşı karşıya duran şey |
vis-a-vis |
karşı karşıya |
confronting |
zorluklarla karşı karşıya |
face challenges |
müşteri karşı karşıya |
client facing |
karşı karşıya |
are facing |
ile karşı karşıya |
are faced with |
karşı karşıya |
face in |
ile karşı karşıya |
is faced with |
karşı karşıya |
facing you |
karşı karşıya kalan suçlamalar |
facing charges |
yeni zorluklarla karşı karşıya |
face new challenges |
ile karşı karşıya |
are confronted with |
yok olma tehlikesiyle karşı karşıya |
facing extinction |
ile karşı karşıya kaldı |
was faced with |
ile karşı karşıya |
is confronted with |
karşı karşıya |
is faced |
karşı karşıya kaldık |
are confronted |