bir işaret taşıyan

bir işaret taşıyan teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir işaret taşıyan bearing a mark

bir işaret taşıyan terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bir işaret taşıyan bearing a marking
işaret taşıyan carrying a sign
işaret ile işaret arasındaki benzerlik derecesi degree of similarity between the mark and the sign
işaret fişekleri, işaret fişek tabancaları flares, flare guns
hastalığı vücudun başka bir bölümüne taşıyan ilaç revulsive
lityum taşıyan bir lithium-bearing
ayrılmış sorumluluk taşıyan bir şemsiye fonu an umbrella fund with segregated liability
bir numara taşıyan carrying a number
taşıyan bir ses a voice that carries
ekstra bir kromozom taşıyan carrying an extra chromosome
bir telif hakkı taşıyan bearing a copyright
taşıyan bir adam a man carrying
bir kamyon taşıyan a truck carrying
taşıyan bir sesim var i have a voice that carries
zamanlanmış bir iş üzerinde taşıyan kişi person carrying on a scheduled business
bir özellik taşıyan a property bearing
büyük önem taşıyan bir hareket an act of great importance
haber değeri taşıyan bir şey something newsworthy
aşağı taşıyan bearing down
taşıyan kılıç bearing sword
tören asasını taşıyan kimse bedel
hediyeler taşıyan yunanlılara dikkat edin beware of greeks bearing gifts
tabutu taşıyan kimse pallbearer
tohum taşıyan bitki seed-bearing plant
elbisenin eteğini taşıyan kimse trainbearer
ağırlık taşıyan weight bearing
risk taşıyan risk bearing
brunt taşıyan bearing the brunt
kendi adını taşıyan self-titled
taşıyan feribotlara ferrying
altın taşıyan gold-bearing
yük taşıyan duvar load bearing wall
adı taşıyan bearing the name
mücevher taşıyan jewel bearing
telif taşıyan royalty-bearing
ticari markayı taşıyan bearing the trademark
tam ağırlık taşıyan full weight bearing
taşıyan çocuklar bearing children
kendini taşıyan self-bearing
hediyeler taşıyan bearing gifts
meyve taşıyan fruit bearing
tümör taşıyan tumor-bearing
tohum taşıyan seed-bearing
gümüş taşıyan silver-bearing
kürk taşıyan fur-bearing
taşıyan has bearing
sülfür taşıyan sulfur-bearing
özel önem taşıyan of special importance
yiyecek taşıyan carrying groceries
yükü taşıyan bearing the burden