kendi güvenlik eldivenlerimizi almak zorundayız

kendi güvenlik eldivenlerimizi almak zorundayız teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
kendi güvenlik eldivenlerimizi almak zorundayız we have to buy our own safety gloves

kendi güvenlik eldivenlerimizi almak zorundayız terimi için benzer kelimeler ve anlamları
dikkate almak zorundayız we have to take into consideration that
zorundayız we are forced to
buluşmak zorundayız are due to meet
yapmak zorundayız need to make
önermek zorundayız we have to offer
beklemek zorundayız we have to wait
sağlamak zorundayız we need to ensure
başa çıkmak zorundayız we have to deal with
ödemek zorundayız we need to pay
anlamak zorundayız we are to understand
bunu anlamak zorundayız we have to understand that
denemek zorundayız we must try
bilinçli olmak zorundayız we have to be conscious
bunu sağlamak zorundayız we need to ensure that
bakmak zorundayız we have to look at
bunu sağlamak zorundayız we have to ensure that
emin olmak zorundayız we have to be sure
bulmak zorundayız we must find
burada kalmak zorundayız we have to stay here
açıklığa kavuşturmak zorundayız we have to clarify
çok çalışmak zorundayız we have to work hard
anlamak zorundayız we have to understand
olmak zorundayız we are to become
emin olmak zorundayız we have to make sure
bilmek zorundayız we have got to know
getirmek zorundayız we have to bring
gerçek olmak zorundayız we have to be real
değerlendirmek zorundayız we would have to evaluate
bulmak zorundayız we are bound to find
ve bakmak zorundayız and we have to look at
yapmak zorundayız we have got to make
görüşmek zorundayız we shall have to discuss
güçlendirmek zorundayız have to strengthen our
ne yaşamak zorundayız what we have to live with
böyle bir dramaya katlanmak zorundayız we have to endure such a drama
kendimizi adamak zorundayız we have to dedicate ourselves
ertelemek zorundayız we are forced to postpone
hazırlıklı olmak zorundayız we have to be prepared for
sana sormak zorundayız we are forced to ask you
bunun hakkında düşünmek zorundayız we have to think about that, however
ertelemek zorundayız we have to defer
buna göre, ne yazık ki, göndermemenizi istemek zorundayız. accordingly, we must, regretfully, ask that you do not send
yine de yapmak zorundayız. we will have to do it anyway.
dikkat çekmek zorundayız we must call attention to
ayrıca yapmak zorundayız we furthermore have to
kendimiz yapmak zorundayız we have to do it ourselves
bir teklifle gelmek zorundayız - bay crowley ve diğerleri gibi we have to come forward with a proposal - as mr crowley and others have do
yargılamak zorundayız we have to judge
bizim görevimizi yapmak zorundayız have to do our part
hazırlıklı olmak zorundayız we have to be prepared