| diğer şehirlerden gelen |
coming from other cities |
diğer şehirlerden gelen terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| en önemli şehirlerden biri |
one of the most important cities |
| en hızlı büyüyen şehirlerden biri |
one of the fastest growing cities |
| en büyük şehirlerden biri |
one of the biggest cities |
| farklı şehirlerden |
through different cities |
| büyük şehirlerden |
from big cities |
| en eski şehirlerden biri |
one of the oldest cities |
| en ilginç şehirlerden biri |
lies one of the most interesting cities |
| en seçkin şehirlerden biri |
is one of the most outstanding cities |
| en iyi bağlı şehirlerden biri |
one of the best connected cities |
| şehirlerden |
from cities |
| en iyi korunmuş şehirlerden biri |
one of the best preserved cities |
| sahip şehirlerden biri |
one of the cities that has |
| özellikle şehirlerden |
mainly from cities |
| büyük şehirlerden uzak |
far from large cities |
| en ünlü şehirlerden biri |
is one of the most famous cities |
| şehirlerden uzak |
distant from cities |
| havalı şehirlerden biri |
is one of the coolest cities |
| şehirlerden kanalizasyon |
sewage from the cities |
| avrupa'daki en yeşil şehirlerden biri |
one of the greenest cities in europe |
| en etkili şehirlerden biri |
one of the most influential cities |
| şehirlerden, hükümetlerden |
from cities, governments |
| gelen ve gelen |
both to and from |
| gelen ve gelen mektuplar |
letters from and |
| gelen ve gelen |
serving to and from |
| diğer varlıklardan gelen nakit girişlerinden büyük ölçüde bağımsızdır |
are largely independent of the cash inflows from other asset |
| diğer uluslardan gelen yükümlülükleri ihlal etmemek |
not violate the obligations flowing from other international |
| diğer taraflardan gelen mesajlar |
messages from other parties |
| diğer kaynaklardan gelen katkı |
contribution from other sources |
| diğer kaynaklardan gelen girişim |
interference from other sources |
| diğer ülkelerden gelen meslektaşlar |
colleagues from other countries |
| diğer komitelerden gelen konular |
matters referred from other committees |
| diğer ülkelerden gelen meslektaşları |
their peers from other countries |
| diğer ülkelerden gelen |
coming from other countries |
| diğer kaynaklardan gelen raporlar |
reports from other sources |
| diğer tıbbi ürünler ve diğer formlarla etkileşimler |
interactions with other medicinal products and other forms |
| işbaşına yeni gelen kimse iyi iş görür |
a new broom sweeps clean |
| sonradan akla gelen düşünce |
afterthought |
| elinden gelen |
all-out |
| başına gelen |
befell |
| göğüsten gelen |
chesty |
| başta gelen |
chiefest |
| karşılık gelen açılar |
corresponding angles |
| vadesi gelen fatura |
due bill |
| kulağa hoş gelen |
dulcet |
| içkiden gelen cesaret |
dutch courage |
| haydan gelen huya gider |
easy come, easy go |
| ardından gelen |
ensuing |
| kulağa hoş gelen |
euphonic |
| ilk gelen |
first-come |
| cennetten gelen |
heaven-sent |