öngörülebilir bir sırada

öngörülebilir bir sırada teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
öngörülebilir bir sırada in predictable sequence

öngörülebilir bir sırada terimi için benzer kelimeler ve anlamları
ilk sırada ikinci sırada first place second place
sırada ilk sırada yer alıyor ranks first followed by
dönemin öngörülebilir bir sınırı yoktur there is no foreseeable limit to the period
öngörülebilir bir gelecek için for a foreseeable future
makul olarak öngörülebilir bir sonuç a reasonably foreseeable consequence
makul bir şekilde öngörülebilir zarar loss reasonably foreseeable
döneme ilişkin öngörülebilir bir sınır yok no foreseeable limit to the period
öngörülebilir geleceğe yönelik bir endişe olarak as a going concern for the foreseeable future
daha açık, kural tabanlı, öngörülebilir bir şekilde geliştirin develop further an open, rule-base, predictable
herhangi bir sırada in any order
bir numara sırada ranked number one
bir sırada durmak stand in a line
başka bir sırada in any other sequence
mantıklı bir sırada in a logical sequence
ön sırada bir koltuk a seat in the front row
başka bir sırada in another order of things
bir sırada yer aldı ranged in a line
belirli bir sırada in a given row
azalan bir sırada in a decreasing order
belirli bir sırada in a certain sequence
mantıklı bir sırada in a logical order
böyle bir sırada in the course of such
milyonlarca sırada olan bir şey something of the order of million
o sırada bir kişi one person at the time
değişken bir sırada in a variable order
uygun bir sırada during a proper
bir sonraki sırada sometime during the next
nispeten kısa bir sırada in relatively short order
makul bir sırada in a reasonable order
kim bir promosyon için sırada who's in line for a promotion
herhangi bir sırada at any pitch
çalışan bir sırada in a running order
bir sonraki sırada in the course of the next
o sırada bir askerdi he was a soldier during
uzak bir üçüncü sırada yer aldı came in a distant third place
öngörülebilir gelecek foreseeable future
öngörülebilir gelecek için for the foreseeable future
öngörülebilir gelecek forseeable future
makul olarak öngörülebilir reasonably foreseeable
öngörülebilir gelecekte in the foreseeable future
öngörülebilir kötüye kullanma foreseeable misuse
makul olarak öngörülebilir kötüye kullanma reasonably foreseeable misuse
öngörülebilir riskler foreseeable risks
öngörülebilir fon predictable funding
öngörülebilir performans predictable performance
öngörülebilir olsa bile even if foreseeable
öngörülebilir maksimum zarar maximum foreseeable loss
öngörülebilir can be envisaged
öngörülebilir sonuçlar predictable outcomes
daha öngörülebilir more predictable