| için bir fırsat sunmak |
present an opportunity for |
için bir fırsat sunmak terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| davasını sunmak için makul bir fırsat |
reasonable opportunity to present its case |
| bir fırsat sunmak |
present an opportunity |
| eşsiz bir fırsat sunmak |
presenting a unique opportunity |
| onlara bir fırsat sunmak |
offer them an opportunity to |
| mükemmel bir fırsat sunmak |
offer an excellent opportunity |
| bize eşsiz bir fırsat sunmak |
provide us with a unique opportunity |
| daha fazla fırsat sunmak |
providing further opportunities |
| fırsat sunmak |
presenting an opportunity |
| daha fazla fırsat sunmak |
provide a further opportunity |
| çok fırsat sunmak |
offer a lot of opportunities |
| fırsat eşitliği sunmak |
offering equal opportunities |
| fırsat sunmak |
presenting the opportunity |
| bir duruşma için bir fırsat |
an opportunity for a hearing |
| bir araya getirmek için bir fırsat |
an opportunity to bring together |
| bir şeyler yapmak için bir fırsat |
an opportunity to do something |
| sunmak benim için bir zevk |
it is my pleasure to submit |
| net bir resim sunmak için |
to present a clear picture |
| sunmak için bir rehber |
a guideline to present |
| harika bir seçim sunmak için |
to offer a great selection in |
| senin için bir yol sunmak |
offering a way for you |
| için bir şans sunmak |
offering a chance for |
| için bir mekanizma sunmak |
present a mechanism for |
| tartışmak için bir yer sunmak |
offer a space to debate |
| için bir yöntem sunmak |
provide a method for |
| size tatmin edici bir çözüm sunmak için |
to offer you a satisfactory solution |
| sunmak için bir araya geldi |
teamed up to offer |
| bir problem için çözümler sunmak |
provide solutions for a problem |
| lezzetli bir yemek sunmak için |
to serve a delicious meal |
| tahkim için bir anlaşmazlık sunmak |
submitting a dispute to arbitration |
| için bir fırsat |
an opportunity to |
| için bir fırsat |
an opportunity for |
| için bir fırsat sağlamak |
provide an opportunity for |
| için harika bir fırsat |
great opportunity for |
| için bir fırsat sağlar |
provides an opportunity for |
| için eşsiz bir fırsat |
unique opportunity for |
| için iyi bir fırsat |
good opportunity for |
| için bir fırsat sağladı |
provided an opportunity for |
| benim için harika bir fırsat |
a great opportunity for me |
| not almak ve öğrenciyi dışarıda bırakmak için bir fırsat |
receive notice and an opportunity to opt a student out of |
| için bir fırsat olurdu |
it would be an opportunity to |
| için zamanında bir fırsat sağlar |
provides a timely opportunity for |
| başka bir fırsat için |
for another occasion |
| için bir fırsat yaratmak |
create an opportunity for |
| harekete geçmek için makul bir fırsat |
reasonable opportunity to act |
| için bir fırsat |
are an opportunity for |
| güçlendirmek için bir fırsat |
an opportunity to empower |
| gelecek için bir fırsat |
an opportunity for the future |
| yansıtmak için bir fırsat sağladı |
provided an opportunity to reflect |
| görmek için bir fırsat |
an opportunity to see |
| için iyi bir fırsat sunar |
presents a good opportunity for |