tehlikeye atmaktan çok

tehlikeye atmaktan çok teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
tehlikeye atmaktan çok rather than endangering

tehlikeye atmaktan çok terimi için benzer kelimeler ve anlamları
tehlikeye atmaktan kaçının avoid jeopardising
tehlikeye atmaktan kaçının avoid jeopardizing
tehlikeye atmaktan kaçınmak refrain from jeopardizing
atmaktan shanking
iftira atmaktan libelling
göz atmaktan çekinmeyin feel free to browse
atmaktan kaçının avoid throwing
atmaktan kaçınmak refrain from throwing
lütfen aramaktan veya e-posta atmaktan çekinmeyin please don't hesitate to call or email
sigara izmaritleri atmaktan kaçının avoid throwing cigarettes butts
lütfen bir göz atmaktan çekinmeyin please feel free to take a look
sitemize göz atmaktan çekinmeyin feel free to browse our site
lütfen aramaktan veya e-posta atmaktan çekinmeyin please feel free to call or email
çok tehlikeye atılmış highly compromised
tehlikeye atılmaktan çok rather than endangered
en çok tehlikeye sahip olmak have the most at stake
en çok tehlikeye sahip olan with the most at stake
en çok tehlikeye giren most compromised
çok tehlikeye neden olmak cause a very dangerous
tehlikeye atmak burn at the stake
tehlikeye compromised
tehlikeye atmak endanger
tehlikeye sokmak imperil
tehlikeye imperiled
tehlikeye imperilled
tehlikeye atmak jeopardise
tehlikeye atmak jeopardize
birini tehlikeye atmak get one's dander up
tehlikeye jeopardizing
tehlikeye at put at risk
tehlikeye atma endangering
tehlikeye jeopardising
tehlikeye atmak put in danger
tehlikeye atıldı has been compromised
tehlikeye atmak put at stake
tehlikeye atmak put in jeopardy
tehlikeye atılan yer place at risk
tehlikeye girebilir may be compromised
ciddi şekilde tehlikeye atılmış severely compromised
tehlikeye girmiş are compromised
tehlikeye atıldı was compromised
tehlikeye atılmak being compromised
tehlikeye girebilir can be compromised
tehlikeye atabilir could jeopardize
tehlikeye atılmış bilgi compromised information
ciddi şekilde tehlikeye atılmış seriously compromised
tehlikeye neden olmak cause danger
tehlikeye sebep oluyor causing harm
tehlikeye maruz kalma hazard exposure
tehlikeye atabilir may jeopardize