| karar vermekte zorlanıyorum |
i'm having trouble deciding |
karar vermekte zorlanıyorum terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| karar vermekte özgür |
free to decide |
| karar vermekte özgürsün |
are free to decide |
| karar vermekte özgür olacak |
shall be free to decide |
| karar vermekte zorlanmak |
have difficulty deciding |
| karar vermekte zorlanmak |
having trouble making a decision |
| karar vermekte zorlanmak |
have a difficult time deciding |
| karar vermekte özgür kal |
remain free to decide |
| karar vermekte zorlanmak |
have difficulty making decisions |
| karar vermekte zorluk çekti |
had difficulty deciding |
| biraz zorlanıyorum |
i have some difficulty. |
| ifade etmekte zorlanıyorum |
i find it difficult to express |
| arkadaş edinmekte zorlanıyorum |
i have trouble making friends |
| konsantre olmakta zorlanıyorum |
i have trouble concentrating |
| hayal etmekte zorlanıyorum |
i find hard to imagine |
| inanmakta zorlanıyorum |
i have a hard time believing |
| almakta zorlanıyorum |
i have some difficulties getting |
| nefes almakta zorlanıyorum |
i have trouble breathing |
| alışmakta zorlanıyorum |
i have trouble getting used to |
| kelimeleri hatırlamakta zorlanıyorum |
trouble remembering words |
| anlamakta zorlanıyorum |
i find it hard to understand |
| uykuya dalmakta zorlanıyorum |
i have trouble falling asleep |
| işitmekte zorlanıyorum |
i'm hard of hearing |
| konsantre olmakta zorlanıyorum |
i have a hard time concentrating |
| çok zorlanıyorum |
i have a great difficulty |
| bulmakta zorlanıyorum |
i take the trouble to find |
| bana izin vermekte özgürsün |
feel free to let me |
| ara vermekte özgür olmak |
be free to interrupt |
| cevap vermekte rahat hissetmiyorsun |
you do not feel comfortable answering |
| hizmet vermekte özgür olmak |
being free to serve |
| izin vermekte tereddüt etmeyin |
don't hesitate to let |
| izin vermekte başarısız |
fails to allow |
| mektubunuza cevap vermekte geciktiğim için özür dilerim |
apology for being late in replying to your letter |
| vermekte tereddüt |
hesitate in giving |
| izin vermekte zorlanmak |
find it difficult to let |
| cevap vermekte zorlanmak |
taking the trouble to reply |
| karar ve karar |
judgement and decision |
| son karar ve karar |
final order and judgment |
| karar vermeye karar verdi |
decided boost |
| karar hakkında karar herhangi bir mahkeme tarafından girilebilir |
judgment upon the award may be entered by any court |
| karar hakkında karar herhangi bir mahkemeye girilebilir |
judgment on the award may be entered in any court |
| karar verilmiş karar |
decide supported |
| 2. karar verip vermemeye karar vermek |
2. deciding whether or not |
| karar ve karar raporları |
reports of judgments and decisions |
| hakemler tarafından verilen karar hakkında karar |
judgment upon award rendered by the arbitrators may be enter |
| özerk oturma izni veya başka bir karar vermeye karar vermek |
decide to grant an autonomous residence permit or another |
| hüküm ve karar |
adjudicates |
| karar vermek |
bakke decision |
| ortaklaşa karar verme prensibi |
codetermination |
| karar verilebilen |
decidable |
| karar ver |
decide |