gelen bir insan

gelen bir insan teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
gelen bir insan a person who come

gelen bir insan terimi için benzer kelimeler ve anlamları
gelen ve gelen both to and from
gelen ve gelen mektuplar letters from and
gelen ve gelen serving to and from
önde gelen insan kaynakları leading human resources
karşılık gelen insan gücü corresponding manpower
önde gelen insan hakları savunucuları leading human rights defenders
önde gelen insan hakları avukatı leading human rights lawyer
önde gelen insan hakları prominent human rights
önde gelen uluslararası insan hakları örgütü leading international human rights organization
insan insan human person
insan ve insan haklarına ilişkin afrika tüzüğü african charter on human and people's rights
afrika insan ve insan hakları komisyonu african commission on human and people's rights
insan kaçakçılığındaki küresel insan ticareti raporu global trafficking in persons report
insan genomu ve insan hakları konusunda evrensel beyanat universal declaration on the human genome and human rights
insan ticaretine karşı insan ticareti yasaları anti-trafficking in persons legislation
insan bağışıklık yetmezliği bağlamında insan hakları human rights in the context of human immunodeficiency
insan hakları ve insan kaçakçılığı ile ilgili kurallar guidelines on human rights and human trafficking
insan-insan etkileşimini desteklemek support human human interaction
insan-insan etkileşimi human-human interaction
insan sermayesi ve insan kaynakları human capital and human resources
hem insan hem de insan olmayan both human and non-human
bir gelen bir soruşturma an inquiry from a
bomba hasarlı bir büyük borudan gelen bir lağım suyu a flood of sewage coming from one bomb-damaged major pipe
gelen başka bir şey another thing coming
buna karşılık gelen bir anlamı var has a corresponding meaning
karşılık gelen bir anlam a corresponding meaning
göreceli bir yeni gelen a relative newcomer
kapalı bir kaptan gelen sıvı fluid from a sealed container
dünyanın dört bir yanından gelen haberler news from around the world
dünyanın dört bir yanından gelen kanıtlar evidence from around the world
önde gelen bir bilgin a leading scholar
gelen bir arama a call from
önde gelen bir avukat a leading advocate
bir gelen a coming
meydana gelen herhangi bir boşluk any vacancy occurring
tek bir kaynaktan gelen her şey everything from one source
dünyanın dört bir yanından gelen sourced from around the world
dünyanın dört bir yanından gelen hikayeler stories from around the world
önde gelen bir ngo a leading ngo
gelen bir isteği takiben following a request from
önde gelen bir şirket a premier company
dünyanın dört bir yanından gelen tarifler recipes from around the world
gelen herhangi bir cevap any answer from
dünyanın dört bir yanından gelen yemekler dishes from around the world
dünyanın dört bir yanından gelen yiyecekler foods from around the world
gelen bir adam a man coming from
gelen bir talebe cevap olarak in response to a request from
önde gelen bir federalist a leading federalist
gelen bir reaksiyon a reaction from
önde gelen bir akademik a leading academic