| giden ödeme |
outgoing payment |
giden ödeme terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| giden ödeme sonrası |
post outgoing payment |
| otomatik ödeme ile ödeme |
pay by direct debit |
| otomatik ödeme ile ödeme |
payment by direct debit |
| ödeme ödeme |
payment disbursement |
| ödeme geri ödeme |
payment reimbursement |
| hemen ödeme nedeniyle ödeme |
payment due immediately |
| fazla ödeme veya az ödeme |
overpayment or underpayment |
| rüşvet, geri ödeme veya geri ödeme |
bribe, payoff, or kickback |
| otomatik ödeme ile ödeme |
paying by direct debit |
| ödeme ve geri ödeme |
payment and repayment |
| otomatik ödeme ile yapılan ödeme |
payment made by direct debit |
| ödeme takas ve ödeme |
payment clearing and settlement |
| ödeme ve ödeme sistemi |
payment and settlement system |
| az ödeme, fazla ödeme |
underpayment, overpayment |
| otomatik ödeme ile ödeme |
paid by direct debit |
| geri ödeme ve ödeme |
repayment and payment |
| fazla ödeme, fazla ödeme |
overpayment underpayment |
| hızlı ödeme ödeme |
express checkout payment |
| ödeme ve geri ödeme |
payment and recovery |
| sana ödeme veya geri ödeme |
pay you or reimburse |
| ödeme dışı veya ödeme altında |
non payment or under payment |
| ödeme ve ödeme nakit akışı |
dunning and payment cash flow |
| banka hesabından otomatik ödeme ile ödeme |
pay by direct debit from a bank account |
| ön ödeme ve son ödeme |
pre-pay and post-pay |
| nakit ödeme ve ödeme sürecini satın alma |
to cash and procure to pay process |
| her ödeme için son ödeme tarihi |
due date for each payment |
| ödeme yapmak veya ödeme yapmak |
disburse or make payments |
| otomatik ödeme yoluyla ödeme |
pay through direct debit |
| otomatik ödeme ile ödeme yaparken |
when paying by direct debit |
| ödeme ve geri ödeme |
payment and reimbursement |
| ödeme alındıktan sonra ödeme yapılmalıdır. |
payment must be made upon receipt of the product. |
| fazla ödeme ve az ödeme |
overpayment and underpayment |
| uçup giden kuyruk |
all-flying tail |
| kiliseye devamlı olarak giden kimse |
churchgoer |
| orsa giden |
close-hauled |
| yerden giden top |
daisy-cutter |
| askeri bando önünde giden kız |
drum majorette |
| doğuya giden |
eastbound |
| altına hücumda kalifoniya'ya giden kimse |
forty-niner |
| giden |
frequenting |
| eve giden |
homebound |
| sürüp giden |
interminably |
| uzayıp giden |
long-drawn-out |
| giden |
outbound |
| rahvan giden at |
pacer |
| cehenneme giden yol iyi niyetlerle döşenmiştir, |
road to hell is paved with good intentions, the |
| okula giden |
schooled |
| cehenneme giden yol iyi niyetlerle döşenmiştir |
the road to hell is paved with good intentions |
| giden kimse |
goer |
| ileriye giden yol |
path forward |