| problemlerle yüzleşmeli |
problems must be confronted |
problemlerle yüzleşmeli terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| yüzleşmeli |
must be faced |
| yüzleşmeli |
he must face |
| bu yüzleşmeli. |
that should face. |
| yüzleşmeli mi |
should they be faced |
| yüzleşmeli |
must be facing |
| yüzleşmeli |
ought to face |
| ayrıca yüzleşmeli |
must also face |
| sonuçlarla yüzleşmeli |
must face consequences |
| problemlerle çalışmak |
work through problems |
| problemlerle dolu |
fraught with problems |
| problemlerle başa çıkmak |
cope with problems |
| problemlerle karşılaştı |
ran into problems |
| problemlerle karşılaşıyor |
encounters problems |
| problemlerle karşılaşılıyor |
problems are encountered |
| sosyal problemlerle mücadele |
tackle social problems |
| problemlerle meşgul olma |
preoccupation with problems |
| problemlerle yüzleşmek |
face problems with |
| problemlerle dolu |
riddled with problems |
| problemlerle karşılaşabilir |
might face problems |
| bu problemlerle ilgili |
regarding these problems |
| problemlerle karşılaşıldı |
problems have been encountered |
| problemlerle karşılaşacak |
will face problems |
| problemlerle dolu |
is fraught with problems |
| problemlerle bile |
even with the problems |
| problemlerle çalışmak |
working through problems |
| bazı problemlerle karşılaşmak |
run into some problems |
| bazı problemlerle karşılaştı |
encountered some problems |
| eğer problemlerle karşılaşırsan |
if you encounter problems |
| problemlerle mücadele |
struggle with problems |
| hangi problemlerle karşılaştın |
what problems did you face |
| problemlerle karşılaşabilir |
can face problems |
| problemlerle |
by problems |
| problemlerle savaş |
fight the problems |
| bazı küçük problemlerle |
with some minor problems |
| ortaya çıkan problemlerle mücadele |
tackle emerging problems |
| problemlerle boğuşmak |
to grapple with problems |
| potansiyel problemlerle uğraşır |
deals with potential problems |
| öngörülemeyen problemlerle uğraşmak |
dealing with unforeseen problems |
| ciddi problemlerle karşılaşmak |
run into serious problems |
| aynı problemlerle karşılaşacaksınız |
will encounter the same problems |
| eğer problemlerle karşılaşılırsa |
if problems are encountered |
| somut problemlerle uğraşmak |
dealing with concrete problems |
| problemlerle ilgili eylem |
action on problems |
| problemlerle orantılı |
commensurate with the problems |
| ama biz hala bir takım problemlerle uğraşmıyoruz. |
but we are still not tackling a number of problems. |
| problemlerle uğraşıyorum |
i deal with problems |
| problemlerle yüzleşiyorum |
i confront problems |
| problemlerle karşı karşıya |
are confronted with problems |
| gelecekteki problemlerle mücadele |
tackle future problems |
| problemlerle karşılaştı |
has encountered problems |