aynı yaştaki

aynı yaştaki teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
aynı yaştaki age-matched

aynı yaştaki terimi için benzer kelimeler ve anlamları
aynı yaştaki çocuklar children of the same ages
aynı yaştaki diğerleriyle with others of the same age
çalışabilecek yaştaki nüfus working age population
bu yaştaki çocuklar children of this age
bu yaştaki çocuklar children at this age
uygun yaştaki kişi person of suitable age
yaştaki farklılıklar differences in age
o yaştaki çocuk child of that age
bu yaştaki öğrenciler students at this age
bu yaştaki çocuklar children of these ages
tam yaştaki kişi person of full age
orta yaştaki kadınlar midlife women
her yaştaki insanlar people at any age
hedef yaştaki çocuklar target age children
küçük yaştaki bebekler small-for-age infants
orta yaştaki kariyer mid-mid career
orta yaştaki hormonal ile ilişkili cilt reaksiyonlarını değiştirmeye yardımcı olur helps modify skin reactions associated with midlife hormonal
bu yaştaki insanlar people this age
ayni ve ayni in cash and in kind
aynı ve aynı as one and the same
aynı o aynı o same o same o
ve aynı amaçlar için aynı idam olduğunu kabul etti. and acknowledged that he executed the same for the purposes
aynı, aynı ama farklı! same, same but different!
aynı ve aynı with one and the same
aynı zamanda bu aynı reçetelerden izler. it follows also from these same prescriptions that christ's
aynı yıldan yıla aynı the same from year to year
aynı anda aynı ve farklı same and different at the same time
aynı ve aynı şeyi oluşturduğu kabul edilir. be deemed to constitute one and the same.
aynı amaç için aynı işlemi yaptığını kabul etti. acknowledged that he executed the same for the purpose
ayni şekilde listelenmesi gereken ayni katkılar any contributions in kind, which must be listed separately
hepsi aynı all the same
aynı sesi tekrarlamak alliterate
aynı şeyi yapmak amount to the same thing
aynı zamanda at the same time
ayni yardım benefit in kind
aynı şekilde by the same token
aynı kalıpta döküm cast in the same mold
aynı şeye gel come to the same thing
aynı ölçekle ölçülebilen commensurable
aynı fikirde concurred
aynı kurumda çalışan kimse confrere
aynı düzlemde coplanar
aynı fikirde disagreed
iki telden aynı anda ses çıkarmak double-stop
aynı derecede equally
aynı yerde ibid
aynı yerde ibidem
aynı yazı idem
aynı kafiye identical rhyme
aynı identically