| geleneksel bir uygulamayla |
with a traditional practice |
geleneksel bir uygulamayla terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| bir uygulamayla etkileşime gir |
interact with a application |
| bu uygulamayla |
with this application |
| uygulamayla ilerlemek |
move forward with implementing |
| bu uygulamayla |
with this practice |
| uygulamayla birlikte |
along with implementing |
| bu uygulamayla |
through this practice |
| geleneksel ve geleneksel olmayan |
traditional and nontraditional |
| geleneksel ve geleneksel olmayan aktörler |
traditional and non-traditional actors |
| geleneksel ve geleneksel olmayan güvenlik tehditleri |
traditional and non-traditional security threats |
| geleneksel ve geleneksel adalet |
customary and traditional justice |
| geleneksel bir şekilde |
in a conventional way |
| geleneksel bir ipotek |
a conventional mortgage |
| geleneksel bir tatil |
a traditional holiday |
| geleneksel bir şekilde |
in a traditional manner |
| geleneksel bir yemek |
a traditional dish |
| geleneksel bir şekilde |
in a conventional manner |
| geleneksel bir form |
a customary form |
| zararlı bir geleneksel uygulama |
a harmful traditional practice |
| belirli bir pazarda geleneksel |
customary in a particular market |
| geleneksel bir yol |
a traditional path |
| geleneksel bir kostüm |
a traditional costume |
| geleneksel bir menü |
a traditional menu |
| geleneksel mimarinin bir ev |
a house of traditional architecture |
| geleneksel bir değerlendirme |
a traditional assessment |
| geleneksel bir şekilde |
a customary manner |
| geleneksel bir ortam |
a customary environment |
| geleneksel bir yemek |
a traditional meal |
| geleneksel bir yemek |
a traditional food |
| geleneksel bir şekilde, |
in a traditional way, |
| geleneksel bir trend takip edin |
follow a traditional trend |
| geleneksel bir elbise giymek |
wearing a traditional dress |
| geleneksel olarak bir ülke |
a land traditionally |
| geleneksel bir takas |
a traditional trade-off |
| geleneksel bir ülke |
is a traditional country |
| geleneksel formülü genişletmek için hayati bir ihtiyaç |
the vital need to broaden the traditional formula |
| geleneksel bir akşam yemeği servis edilecektir |
a traditional dinner will be served |
| geleneksel bir meclis |
a traditional assembly |
| ve geleneksel bir şekilde |
and customary manner |
| geleneksel bir takım elbise giymiş |
dressed with a traditional suit |
| geleneksel bir şampanya |
a traditional champagne |
| geleneksel bir kurs |
a conventional course |
| geleneksel bir şekilde büyüdüm |
i was raised in a traditional way |
| geleneksel bir manzaraya bak |
take a traditional view |
| geleneksel bir şekilde kısaltılabilir |
which may be abbreviated in a customary manner |
| geleneksel olarak erkek bir alan |
a traditionally male domain |
| daha geleneksel bir kullanım |
a more conventional use |
| daha geleneksel bir yaklaşım |
a more traditional approach |
| geleneksel bir kompozisyona dayalı |
based on a traditional composition |
| geleneksel bir elektrik prizi |
a conventional electrical outlet |
| geleneksel bir söz |
a traditional saying that |