| fayda sağlayan olarak algılanıyor |
is perceived as benefiting |
fayda sağlayan olarak algılanıyor terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| zor olarak algılanıyor |
is perceived as difficult |
| olumsuz olarak algılanıyor |
is perceived as negative |
| bu özellikle hoş olarak algılanıyor |
that is perceived as especially pleasant |
| hala olarak algılanıyor |
it is still perceived as |
| tehlikeli olarak algılanıyor |
are perceived as dangerous |
| algılanıyor |
are perceived |
| algılanıyor |
it is perceived |
| düşük algılanıyor |
is perceived to be low |
| olduğu gibi algılanıyor |
is perceived as having |
| kadınlar algılanıyor |
women are perceived |
| acı algılanıyor |
pain is perceived |
| güvenli olduğu algılanıyor |
perceived to be safe |
| yolsuzluk algılanıyor |
corruption is perceived to be |
| neden olduğu algılanıyor |
is perceived to have caused |
| katkıda bulunmak için algılanıyor |
is perceived to contribute |
| fayda sağlayan |
beneficially owned |
| fayda sağlayan şirket |
benefit corporation |
| işten ayrılma sonrasında fayda sağlayan planlar |
post-employment benefit plans |
| fayda sağlayan |
ensuing benefits |
| fayda sağlayan faaliyetler |
activities which are beneficial to |
| topluluklara fayda sağlayan |
that benefit communities |
| karşılıklı fayda sağlayan terimlerle |
on mutually beneficial terms |
| güçlü ve karşılıklı fayda sağlayan |
strong and mutually beneficial |
| fayda sağlayan ilanlar |
proclaiming benefits |
| kadınlara fayda sağlayan projeler |
projects benefiting women |
| fayda sağlayan |
generating benefits |
| marjinal fayda + fayda |
marginal utility+utility |
| sağlayan olarak |
as providing |
| sağlayan olarak kabul |
recognised as providing |
| sağlayan olarak görülmektedir |
is seen as providing |
| sağlayan olarak anlaşıldı |
understood as providing |
| sağlayan olarak görüldü |
was seen as providing |
| sağlayan olarak yorumlandı |
has been interpreted as providing |
| fayda olarak |
as a benefit |
| ek bir fayda olarak |
as an added benefit |
| fayda olarak |
as benefits |
| potansiyel olarak fayda sağlayabilir |
could potentially benefit |
| istatistiksel olarak önemli fayda |
statistically significant benefit |
| esas olarak fayda sağlayacak |
will mainly benefit |
| bir bütün olarak topluma fayda sağlamak |
benefit society as a whole |
| ekonomik olarak fayda sağlamak |
benefit economically |
| primler çalışanlara sağlanan fayda gideri olarak muhasebeleştirilir |
the contributions are recognised as employee benefit expense |
| yan fayda olarak |
as a side benefit |
| maddi olarak daha yüksek düzeyde bir fayda sağlayacak |
will lead to a materially higher level of benefit |
| esas olarak fayda sağlayacak |
would mainly benefit |
| potansiyel olarak fayda sağlayabilir |
may potentially benefit |
| ağırlıklı olarak fayda |
predominantly benefit |
| ekonomik olarak fayda sağladılar |
they benefited economically |
| toplum genel olarak fayda sağlayacak |
society at large will benefit |
| birçok fayda olarak |
as many benefits |