öncelikli dikkat gerektiren,

öncelikli dikkat gerektiren, teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
öncelikli dikkat gerektiren, requiring priority attention,

öncelikli dikkat gerektiren, terimi için benzer kelimeler ve anlamları
öncelikli olan öncelikli paramount taking precedence
dikkat gerektiren attention demanding
dikkat gerektiren that require attention
dikkat gerektiren alanlar areas that need attention
dikkat gerektiren requiring attention
dikkat gerektiren hususlar matters needing attention
özel dikkat gerektiren that require particular attention
özel dikkat gerektiren require special consideration
dikkat gerektiren hususlar matters requiring attention
dikkat gerektiren hususlar matters that require attention
özel dikkat gerektiren that require special attention
acil dikkat gerektiren that needs urgent attention
acil dikkat gerektiren requiring urgent attention
dikkat gerektiren bir şey something that needs attention
daha fazla dikkat gerektiren which require further attention
dikkat gerektiren attention requiring
en çok dikkat gerektiren alanlar areas requiring most attention
öncelikli dikkat priority attention
öncelikli dikkat gösterilmeli prime consideration must be given
öncelikli dikkat vermek giving priority attention
öncelikli dikkat çekmek get a priority attention
öncelikli dikkat top priority attention
öncelikli dikkat ile with primary attention
dikkat dağıtıcı dikkat distracting attention
son zamanlarda dikkat dikkat attention has recently focused
dikkat à l & # 039; dikkat note à l'attention
dikkat ve dikkat vigilance and caution
hiçbirinin dikkat etmemesine dikkat et careful that none of
gerektiren entailing
sözleşmesinin feshini gerektiren redhibitory
gerektiren requiring
uzmanlık gerektiren specialistic
cezayı gerektiren suç criminal offence
gerektiren by requiring
gerektiren that requires
gerektiren as requiring
izin gerektiren permit-required
zaman gerektiren time demanding
gerektiren is requiring
bunu gerektiren requiring that
ceza gerektiren suç a criminal offence
ceza gerektiren suç criminal offending
uyum gerektiren requiring compliance
servis gerektiren hasar damage requiring service
veri gerektiren data-hungry
bant genişliği gerektiren bandwidth-hungry
performans gerektiren başarısızlık failure to require performance
ceza gerektiren suç charged with a criminal offence
bilmek gerektiren require to know
eylem gerektiren requiring action