yoğun ilgi gerektiren

yoğun ilgi gerektiren teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
yoğun ilgi gerektiren demanding a great deal of attention

yoğun ilgi gerektiren terimi için benzer kelimeler ve anlamları
yoğun yoğun bakım gerektiren cilt bakımı. artistry intensive skincare renewing peel.
yoğun hesaplama gerektiren uygulamalar compute-intensive applications
yoğun zaman gerektiren görevler time-intensive tasks
yoğun belge gerektiren iş süreçleri document-intensive business processes
yoğun bakım gerektiren very maintenance intensive
yoğun istihdam gerektiren kamu işleri employment intensive public works
özel ilgi gerektiren needing special attention
(17) acil ilgi gerektiren (17) requiring immediate attention
yoğun ve yoğun olmayan peak and off-peak
yoğun yoğun nüfus dense densely populate
yoğun ilgi intense interest
yoğun ilgi prurient interest
yoğun ilgi extensive attention
yoğun ilgi plenty of interest
yoğun ilgi extensive interest
yoğun ilgi plenty interest
yoğun ilgi dile getirdi expressed keen interest
yoğun ilgi duydum i was intensely interested
yoğun ilgi konusu subject of keen interest
yoğun ilgi ile with broad interest
yoğun ilgi steep interest
yoğun ilgi intensified attention to
yoğun ilgi konusu idi was the subject of intense interest
yoğun ilgi uyandırdı aroused keen interest
böyle yoğun ilgi such concentrated attention
yoğun bir ilgi görüyor are taking a keen interest
araştırmaya yoğun ilgi keen interest in research
daha yoğun ilgi çekici engaging more intensively
gerektiren entailing
sözleşmesinin feshini gerektiren redhibitory
gerektiren requiring
uzmanlık gerektiren specialistic
cezayı gerektiren suç criminal offence
gerektiren by requiring
gerektiren that requires
gerektiren as requiring
izin gerektiren permit-required
zaman gerektiren time demanding
gerektiren is requiring
bunu gerektiren requiring that
ceza gerektiren suç a criminal offence
ceza gerektiren suç criminal offending
uyum gerektiren requiring compliance
servis gerektiren hasar damage requiring service
veri gerektiren data-hungry
bant genişliği gerektiren bandwidth-hungry
performans gerektiren başarısızlık failure to require performance
ceza gerektiren suç charged with a criminal offence
bilmek gerektiren require to know
eylem gerektiren requiring action