| zayıf yönlerin üstesinden gelir |
overcomes the weaknesses |
zayıf yönlerin üstesinden gelir terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| zayıf yönlerin üstesinden gelmek |
overcome weaknesses |
| güçlü ve zayıf yönlerin |
your strengths and weaknesses |
| zayıf yönlerin |
your weaknesses |
| zayıf yönlerin neler? |
what are your weaknesses? |
| güçlü ve zayıf yönlerin vurgulanması |
highlighting strengths and weaknesses |
| zayıf yönlerin ardından |
following weaknesses |
| diğer yönlerin yanı sıra |
among other aspects |
| yönlerin üstünde |
above aspects |
| yönlerin anlaşılması |
understanding of directions |
| kendi güçlü yönlerin farkındalığı |
awareness of own strengths |
| yönlerin yanı sıra |
besides aspects |
| yönlerin uyumlaştırılması |
harmonisation of aspects |
| özel yönlerin düzenlenmesi |
regulating specific aspects |
| güçlü yönlerin etrafında |
around your strengths |
| bazı yönlerin altını çiz |
underline some aspects |
| bu yönlerin sizin için ne kadar önemli |
how important these aspects are for you |
| diğer yönlerin yanı sıra |
include among other aspects |
| çeşitli yönlerin incelenmesi |
examining various aspects |
| teknik yönlerin ötesinde |
that beyond technical aspects |
| c. bazı kritik yönlerin hak ettiği görülüyor |
c. some critical aspects appear to deserve |
| üstesinden gelinmesi gereken zayıf noktalar |
weaknesses to overcome |
| engellerin üstesinden gelir |
overcomes obstacles |
| bu üstesinden gelir |
that overcomes |
| üstesinden gelir |
it overcomes |
| bu sorunun üstesinden gelir |
overcomes this problem |
| zorlukların üstesinden gelir |
overcomes the challenges |
| sorunların üstesinden gelir |
overcomes issues |
| direncin üstesinden gelir |
overcomes resistance |
| dezavantajların üstesinden gelir |
overcomes the disadvantages |
| sadece üstesinden gelir |
overcomes merely |
| riskin üstesinden gelir |
overcomes risk |
| bir şeyin üstesinden gelir |
overcomes something |
| bölümlerin üstesinden gelir |
overcomes divisions |
| korkunun üstesinden gelir |
overcomes the fear |
| aşk üstesinden gelir |
love overcomes |
| bir hastalığın üstesinden gelir |
gets over an illness |
| onun üstesinden gelir |
gets over his |
| inanç üstesinden gelir |
faith overcomes |
| boşlukların üstesinden gelir |
overcomes the gaps |
| ihtimalin üstesinden gelir |
overcomes the odds |
| bazılarının üstesinden gelir |
overcomes some of the |
| zayıf ve zayıf |
weak and feeble |
| zayıf ve zayıf |
lean and weak |
| zayıf zayıf yaratık |
poor weak creature |
| o zayıf ve zayıf |
she became weaker and weaker |
| zayıf gelir artışı |
weak income growth |
| zayıf gelir |
weak revenues |
| zayıf gelir |
weak income |
| zayıf gelir performansı |
weak revenue performance |
| 1, "çok zayıf" anlamına gelir & # 039; |
1 means 'very poor' |