| sağlıklı kalmasına yardım etti |
helped keep healthy |
sağlıklı kalmasına yardım etti terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| kalmasına yardım etti |
helped retain |
| vücudunuzun sağlıklı kalmasına yardımcı olur |
helps your body stay healthy |
| kalmasına yardım et |
help keep |
| kalmasına yardım edebilir |
can help keep |
| önde kalmasına yardım et |
help stay ahead |
| güvende kalmasına yardım |
helping keep safe |
| kalmasına izin ver |
allow to remain |
| serbest kalmasına izin verildi |
allowed to go free |
| kalmasına izin verildi |
allowed to remain |
| kalmasına izin ver |
let him stay |
| kalmasına izin veriyor |
allows to keep |
| kalmasına izin verildi |
allowed to keep |
| kalmasına rağmen |
although it remains |
| karşı karşıya kalmasına rağmen |
despite facing |
| kalmasına rağmen |
though it remains |
| geç kalmasına rağmen |
although he is late |
| kalmasına izin verildi |
are allowed to remain |
| kalmasına izin ver |
allow him to stay |
| kalmasına izin ver |
let her stay |
| kadınlarının sessiz kalmasına izin ver! |
let your women keep silence! |
| kalmasına izin ver |
allow to keep |
| ve kalmasına izin ver. |
and allow him to stay. |
| karşı karşıya kalmasına rağmen |
although facing |
| hayatta kalmasına izin verildi |
was allowed to survive |
| hayatta kalmasına rağmen |
although survival |
| vücudun serbest kalmasına yardımcı olur |
helps the body release |
| geç kalmasına rağmen |
although it's late |
| bir kadının kalmasına izin verir |
allows a woman to keep |
| bebeğinizin güvende kalmasına yardımcı olun |
help keep your baby safe |
| kalmasına ihtiyacım var |
i need him to stay |
| yalnız kalmasına izin ver |
let sb alone |
| hiçbir şey aynı vatandaşın kalmasına izin vermek kadar tehlikeli değildir. |
nothing is so dangerous as letting the same citizen remain i |
| insanların iletişimde kalmasına izin ver |
let people keep in touch |
| suçların cezasız kalmasına izin vermek |
allowing crimes to go unpunished |
| kalmasına izin verildi |
was allowed to keep |
| sağlıklı bir vücutta sağlıklı zihin |
healthy mind in a healthy body |
| sağlıklı ol ve sağlıklı kal |
get healthy and stay healthy |
| sağlıklı anneler sağlıklı bebekler |
healthy mothers healthy babies |
| sağlıklı, sağlıklı yiyecek. |
healthy, wholesome food. |
| sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir diyet |
a healthy diet for a healthy life |
| sağlıklı vücutta sağlıklı zihin |
healthy mind in healthy body |
| sağlıklı parklar, sağlıklı insanlar |
healthy parks, healthy people |
| ulusal sağlıklı anneler, sağlıklı bebekler koalisyonu |
national healthy mothers, healthy babies coalition |
| sağlıklı kalmaya yardım |
help to stay healthy |
| kabul etti ve takip etti |
agreed and followed |
| yardım etti |
helped |
| yardım etti |
have helped |
| yardım etti |
helped out |
| yardım etti |
has assisted |
| güvenli yardım etti |
helped secure |