| ekipman bir kez devreye girdiğinde sızıntının olmadığından emin olun |
ensure that leakage did not occur once the equipment is in s |
ekipman bir kez devreye girdiğinde sızıntının olmadığından emin olun terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| emin olun emin olun |
help make sure |
| gevşek olmadığından emin olun |
check that there are no loose |
| kaçak olmadığından emin olun |
make sure there are no leaks |
| emin olup olmadığından emin değil |
are not sure whether |
| eğer emin olup olmadığından emin değilseniz |
if you are not sure whether or not |
| bir şey olup olmadığından emin değilim |
i'm not sure if it is something |
| sızıntının çevresi |
vicinity of the leak |
| ikincil contalar sızıntının oluşmasını önler |
secondary seals prevent leakage from occurring |
| sızıntının yönetimi |
managing the spill |
| olup olmadığından emin değilim |
i am not sure whether |
| emin olup olmadığından |
not sure whether |
| hata olmadığından emin olmak |
making sure there are no mistakes |
| farkında olup olmadığından emin değilim |
i am not sure if you are aware |
| i & # 039; olup olmadığından emin değilim |
i'm not sure whether or not |
| bu olup olmadığından emin değilim |
i am not sure if this is |
| d. buna göre, belirli malzeme olup olmadığından emin değilseniz |
d. accordingly, if you are not sure whether certain material |
| olmadığından emin |
is sure of becoming |
| eğer olup olmadığından emin değilseniz |
if you are not sure whether you have |
| olup olmadığından emin değil |
remains uncertain whether |
| kimsenin olmadığından emin ol |
make sure that no person |
| sorun olmadığından emin olmak için |
to make sure that there is no problem |
| farkında olup olmadığından emin değilim |
i not sure if you are aware |
| olup olmadığından emin değilim |
i am not sure if it is |
| hata olmadığından emin olmak için |
to make sure there are no mistakes |
| parazit olmadığından emin olmak için |
to ensure there is no interference with |
| farkında olup olmadığından emin değilim |
not sure if you are aware |
| bilginin olup olmadığından emin değil |
unsure whether information |
| bir kere girdiğinde |
once you enter |
| yürürlüğe girdiğinde |
in enacting |
| yürürlüğe girdiğinde |
upon enactment |
| ile etkileşime girdiğinde |
when interacting with |
| politika yürürlüğe girdiğinde |
when the policy is in force |
| ilk girdiğinde |
when it first enters |
| yürürlüğe girdiğinde |
on its entry into force |
| yürürlüğe girdiğinde |
once it enters into force |
| girdiğinde ve varsa çekiliş kazan |
when you enter and, if applicable, win a sweepstakes |
| yürürlüğe girdiğinde |
when it comes into force |
| yürürlüğe girdiğinde |
when enacting |
| girdiğinde |
when she enters |
| antlaşma yürürlüğe girdiğinde |
when the treaty enters into force |
| vücuda girdiğinde |
when it enters the body |
| arayüze girdiğinde |
when interfaced |
| birisi koleje girdiğinde |
when someone enters college |
| italya savaşa girdiğinde |
when italy entered the war |
| yeni teknoloji akışa girdiğinde |
when new technology comes on stream |
| biri girdiğinde |
as one enters |
| içeri girdiğinde |
arrives within |
| tehlikeler etkileşime girdiğinde |
when hazards interact |
| f rezonansa girdiğinde |
f it resonates |
| haber bültenlerine abone olun veya abone olun |
subscribe or unsubscribe from newsletters |