her tipte olduğu gibi

her tipte olduğu gibi teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
her tipte olduğu gibi as with any type

her tipte olduğu gibi terimi için benzer kelimeler ve anlamları
her iki tipte de with both types
her iki tipte de over both types
her yaş ve tipte all ages and types
her iki tipte unsurlar elements of both types
olduğu gibi, olduğu gibi, tüm hataları ile as-is, where-is, with all faults
olduğu gibi ve olduğu gibi as is, as available, and with all faults
aynı tipte of the same type
büyük tipte in large type
kırmızı tipte in red type
bu tipte in this type of
olmayan tipte non-type
sentetik tipte synthetic-type
uygun tipte of a type suitable
farklı tipte makineler different types of machines
iki tipte are of two types
soğuk tipte in cold type
küçük tipte in small type
iki tipte in two types
farklı tipte of different types
siyah tipte in black type
tek tipte in one type
belirli tipte bir uyarıma to certain type of stimulation
iki tipte in either type
bazı tipte in some type
birlikte aynı tipte of the same type together
nitel tipte of qualitative type
bu tipte in these type of
bu tipte olan having this type
kalın tipte bölümler sections in bold type
bu tipte tipik typical of this type
oluşan tipte of the type comprising
benzer tipte of similar types
farklı tipte basılmış printed in different type
belirli tipte bir elektrikli el aleti için tasarlanan şekilde in the manner intended for the particular type of power tool
iki tipte geliyor comes in two types
farklı tipte kullanım için for use on a different type
ağır tipte in heavy type
hareketli tipte baskı printing by moveable type
her zaman oldugu gibi as usual
her yıl olduğu gibi as every year
her şeyde olduğu gibi as with every
her şeyde olduğu gibi as with anything
her zaman olduğu gibi as is always the case
her şeyde olduğu gibi as with everything
her zaman olduğu gibi teşekkür ederim as always thank you
her şeyde olduğu gibi as in any
her yerde olduğu gibi as everywhere else
her şeyi olduğu gibi kabul et take things as they come
her zaman olduğu gibi as well as always
her zaman olduğu gibi as it always has been