etkili algılanan gürültü seviyesi

etkili algılanan gürültü seviyesi teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
etkili algılanan gürültü seviyesi effective perceived noise level

etkili algılanan gürültü seviyesi terimi için benzer kelimeler ve anlamları
algılanan gürültü seviyesi perceived noise level
algılanan gürültü desibel perceived noise decibel
algılanan gürültü perceived noise
algılanan risk seviyesi perceived level of risk
gürültü seviyesi noise level
yüksek gürültü seviyesi high noise levels
gürültü basıncı seviyesi noise pressure level
arka plan gürültü seviyesi background noise level
gürültü seviyesi ölçer noise level meter
düşük gürültü seviyesi lower noise level
akustik gürültü seviyesi acoustic noise level
aşırı yüksek gürültü seviyesi extremely high noise levels
gürültü seviyesi levels of noise
gürültü seviyesi level of noise
gürültü gücü seviyesi noise power level
pass-by gürültü seviyesi pass-by noise level
azaltılmış gürültü seviyesi reduced noise level
ortalama gürültü seviyesi average noise levels
kabul edilebilir gürültü seviyesi acceptable noise level
ağırlıklı gürültü seviyesi a-weighted noise level
bir gürültü seviyesi noiseness
çevreleyen gürültü seviyesi surrounding noise level
gürültü seviyesi zararlı değil noise level is not harmful
ağırlıklı gürültü seviyesi weighted noise level
operasyonel gürültü seviyesi operational noise level
daha düşük bir gürültü seviyesi a lower noise level
günlük gürültü seviyesi daily noise levels
eşdeğer gürültü seviyesi equivalent noise level
iç gürültü seviyesi interior noise level
tipik gürültü seviyesi typical noise level
daha düşük bir gürültü seviyesi a lower level of noise
asgari gürültü seviyesi minimal noise level
gürültü emisyon seviyesi level of noise emissions
gürültü seviyesi belirlemesi noise level determination
gürültü seviyesi hakkında about noise level
algılanan perceived
yalnız akıl ile algılanan şey thing-in-itself
algılanan sensed
algılanan değer perceived value
algılanan risk perceived risk
algılanan ihtiyaç perceived need
algılanan tehdit perceived threat
algılanan kalite perceived quality
gerçek veya algılanan real or perceived
algılanan fayda perceived benefits
algılanan efor perceived exertion
gerçek veya algılanan actual or perceived
yaygın olarak algılanan widely perceived
algılanan çatışma perceived conflict
algılanan eksiklik perceived lack