gerçek, arada bir yerde yatıyor

gerçek, arada bir yerde yatıyor teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
gerçek, arada bir yerde yatıyor the truth lies somewhere in between

gerçek, arada bir yerde yatıyor terimi için benzer kelimeler ve anlamları
arada bir yerde yatıyor lies somewhere in between
hepsi bir arada hepsi bir arada üretim all-in-all-out production
bir yerde yatıyor lies somewhere
başka bir yerde yatıyor lies somewhere else
ortada bir yerde yatıyor lies somewhere in the middle
sorun bir yerde yatıyor the problem lies somewhere
arada bir yerde yatmak lie somewhere in between
arada bir yerde are somewhere in between
arada bir yerde a position somewhere in between
başka yerde yatıyor lies elsewhere
yerde yatıyor lies on the floor
yerde yatıyor lies on the ground
sorun başka yerde yatıyor problem lies elsewhere
yerde yatıyor it lies on the floor
yerde yatıyor lies in the ground
yerde yatıyor he lies on the ground
bir yerde ya da başka bir yerde in one place or another
herhangi bir yerde, herhangi bir yerde olabilirdi could happen to anyone, anywhere
belirtilen bir yerde herhangi bir yerde anywhere in the united stated
her yerde adaletsizlik her yerde adalet için bir tehdittir injustice anywhere is a threat to justice everywhere
bir yerde her yerde somewhere anywhere
her yerde ya da başka bir yerde all over the place or something
gerçek altta yatıyor truth lies beneath
her yerde ve her yerde anywhere and everywhere
her yerde ve hiçbir yerde everywhere and nowhere
her yerde her yerde anywhere everywhere
her yerde her yerde everywhere anywhere
doğru yerde insanlar doğru yerde right people in the right place
her yerde her yerde everywhere everytime
yerde, her zaman, her yerde anywhere,anytime,anyplace
her yerde, her yerde, her zaman anyplace, anywhere, anytime
gerçek orada bir yerde the truth is out there
gerçek arasında bir yerde the truth is somewhere in between
gerçek ortada bir yerde the truth is somewhere in the middle
yerde gerçek bir fark yaratabilir make a real difference on the ground
her yerde, gerçek zamanlı bağlantı ubiquitous, real-time connectivity
yerde çok fazla olumsuz gerçek var too many negative facts being created on the ground
gerçek zamanda ve yerde in a real time and place
yerde gerçek gelişmeler real improvements on the ground
yerde daha fazla gerçek more facts on the ground
bir şeyleri bir arada tutmak held things together
birlikte dua eden bir aile bir arada kalıyor a family that prays together stays together
toplumları bir arada tutan bir yapıştırıcı a glue that holds societies together
gevşek bir şekilde bir arada loosely held together
tedirgin bir taç giyen kafa yatıyor uneasy lies the head that wears a crown
bir masal yatıyor lies a tale
daha iyi bir anlayış içinde yatıyor lies in a better understanding
bir noktada yatıyor lies in a spot
bir his üzerinde yatıyor lies on a feeling
bir göl yatıyor lies a lake