elektrikle serbest bırakılan frenler

elektrikle serbest bırakılan frenler teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
elektrikle serbest bırakılan frenler electrically released brakes

elektrikle serbest bırakılan frenler terimi için benzer kelimeler ve anlamları
elektrikle çalıştırılan frenler electrically actuated brakes
serbest bırakılan tutar amount released
serbest bırakılan tutarlar amounts released
serbest bırakılan öğrenciler students released
serbest bırakılan mandal released latch
kısıtlamalardan serbest bırakılan net varlıklar net assets released from restrictions
serbest bırakılan mahkumlar inmates released
serbest bırakılan mahkumlar released inmates
serbest bırakılan with a release
serbest bırakılan suçlu released offender
serbest bırakılan varlıklar assets released
rezervlerden serbest bırakılan tutar amount released from reserves
serbest bırakılan güvercinler doves released
serbest bırakılan marj freed up margin
serbest bırakılan aktivite released activity
serbest bırakılan enerji energy released from
serbest bırakılan belgeler documents that are released
serbest bırakılan tüp released tube
serbest bırakılan veya dökülen malzeme material released or spilled
serbest bırakılan bahar released spring
elektrikle serbest bırakılmış electrically released
elektrikle serbest bırakıldı is released electrically
frenler serbest bırakıldı brakes are released
bırakılan koltuk dropped seat
bırakılan aramalar dropped calls
bırakılan çerçeveler dropped frames
bırakılan yumurtalar laid eggs
bırakılan ürünler leave-on products
bırakılan kurs dropped course
postaya bırakılan deposited in the mail
bırakılan gemi vessel laid up
bırakılan ipuçları dropped hints
boş bırakılan left empty handed
bırakılan ürün leave-in product
gemide bırakılan left on board
güneşte bırakılan left out in the sun
bm’den mahrum bırakılan gençlerin korunmasına ilişkin un rules for the protection of juveniles deprived of their l
bırakılan süre period laid down
bırakılan test dropped test
dışarıda bırakılan ülkeler opt-out countries
açık bırakılan alanlar spaces left open
bırakılan üyeler dropped members
tarafından bırakılan bir boşluğu doldurmak filling a void left by
bırakılan emzik dropped pacifier
hizmet dışı bırakılan gemiler ships h taken out of service
bırakılan yapraklar dropped leaves
orada öğrenciler tarafından bırakılan kişisel etkiler personal effects left there by students
bırakılan bir hayat a life laid down
bırakılan bozukluk disorder left by
bırakılan kayalar rocks laid down