asit benzeri bir

asit benzeri bir teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
asit benzeri bir acid-like

asit benzeri bir terimi için benzer kelimeler ve anlamları
asit sitrik asit acidifier citric acid
eikosapentaenoik asit ve dokosahekssaenoik asit eicosapentaenoic acid and docosahexaenoic acid
amino asit ve organik asit metabolizması amino acid and organic acid metabolism
amino asit glutamik asit amino acid glutamic acid
salisilik asit ve laktik asit salicylic acid and lactic acid
sitrik asit, tartarik asit citric acid, tartaric acid
06 01 01 * sülfürik asit ve sülfürik asit 06 01 01* sulphuric acid and sulphurous acid
bir kitap çantası veya benzeri bir birim a book case or similar unit
bir alıcı veya benzeri bir memur atanır a receiver or similar officer is appointed
kedigillerden jaguar benzeri bir hayvan catamount
dama benzeri bir oyun ludo
bezik benzeri bir oyun pinochle
bezik benzeri bir oyun pinocle
morina benzeri bir tür balık pollack
bir nevi benzeri it's kind of like
benzeri görülmemiş bir hamle unprecedented move
benzeri görülmemiş bir ölçekte on an unprecedented scale
benzeri görülmemiş bir oranda at an unprecedented rate
yağ benzeri bir madde a fat-like substance
benzeri görülmemiş bir şekilde in an unprecedented way
şok benzeri bir shock-like
bir benzeri a like for like
benzeri bir şey something of the like
benzeri görülmemiş bir şekilde in an unprecedented manner
benzeri görülmemiş bir artış unprecedented increase
benzeri görülmemiş bir kombinasyon unprecedented combination
benzeri görülmemiş bir hamle in an unprecedented move
benzeri bir temel a like-for-like basis
benzeri görülmemiş bir yere ulaşmak reaching an unprecedented
için benzeri görülmemiş bir potansiyel yarattı created unprecedented potential for
topak benzeri bir pellet-like
benzeri görülmemiş bir zaman an unprecedented time
benzeri görülmemiş bir ölçeklendirme an unprecedented scaling up
benzeri bir taksit a like installment
benzeri görülmemiş bir seçim unprecedented choice
benzeri görülmemiş bir şekilde in an unprecedented
benzeri görülmemiş bir yaklaşım unprecedented approach
katran benzeri bir madde a tar like substance
benzeri görülmemiş bir çalışma unprecedented study
bir şeyin benzeri the like of something
nişasta benzeri bir starch-like
benzeri görülmemiş bir tehdit unprecedented threat
grip benzeri bir his flu-like feeling
veya benzeri bir temel or similar basis
benzeri görülmemiş bir etkiye sahip having an unprecedented impact
benzeri görülmemiş bir sonuçlandı has resulted in an unprecedented
benzeri görülmemiş bir toplantıydı was an unprecedented meeting
benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştı reached an unprecedented level
benzeri görülmemiş bir sayı an unprecedented number
benzeri görülmemiş bir dönem unprecedented period