onu yapmamaya ikna etti

onu yapmamaya ikna etti teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
onu yapmamaya ikna etti he persuaded him not to

onu yapmamaya ikna etti terimi için benzer kelimeler ve anlamları
onu ikna etti convinced him to
onu ikna etti persuaded him
onu ikna etti he persuaded him
ikna etmeye ikna etmek convincing to persuade
yapmamaya dikkat et be careful not to
yapmamaya dikkat et careful not to
yapmamaya karar verdim decided not to
yapmamaya dikkat etmek taking care not to
yapmamaya kararlı determined not to
yapmamaya karar verdim i decided not to
yapmamaya karar verdik we have decided not to
yapmamaya karar verirsen if you decide not to
yapmamaya dikkat et pay attention not to
yapmamaya söz ver promise not to
yapmamaya karar verdik we decided not to
yapmamaya karar veriyor decides not to
gürültü yapmamaya çalış try not to make noise
yapmamaya dikkat etmeliyiz we must be careful not to
yapmamaya karar verildi judged not to
yapmamaya çalışacağım i'll try not to
yapmamaya özen göster take special care not to
yapmamaya dikkat etmelisin must be careful not to
yapmamaya dikkat ediyoruz we are careful not to
ama yapmamaya çalış. but try not to.
yapmamaya dikkat et are careful not to
yapmamaya özen göster good care not to
yapmamaya meyilliyim i am inclined not to
yapmamaya söz verdi he promised not to
yapmamaya karar verdiler they decided not to
yapmamaya dikkat edin use caution not to
yapmamaya çalıştım tried not to
yapmamaya karar verdi she decided not to
stres yapmamaya çalış try not to stress
gürültü yapmamaya çalış try not to make a noise
bu yüzden yapmamaya çalışıyoruz so we try not to
kısa devre yapmamaya özen gösterin take care not to short
yapmamaya dikkat etmelisin must careful not to
bu yüzden yapmamaya karar verdim i therefore decided not to
yapmamaya söz veriyorum i promise not doing
yapmamaya karar verebilir may decide not to
yapmamaya söz verdi he promises not to
yaptırım yapmamaya karar verildi decided not to sanction
ama yapmamaya dikkat etmek but taking care not to
yapmamaya çalış try hard not to
yapmamaya zorlanmalı must be urged not to
ikna etti he convinced
ikna etti persuaded that
beni ikna etti he persuaded me
beni ikna etti convinced me that
arkadaşını ikna etti persuaded his friend