bir yöntemle

bir yöntemle teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir yöntemle via a method

bir yöntemle terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bir sanayi içeren bir yöntemle by a method involving an industrial
herhangi bir yöntemle by any means
herhangi bir yöntemle by any method
veya başka bir yöntemle or by any other means
veya başka bir yöntemle or by other means
herhangi bir yöntemle kanıtlanmış proven by any means
bir yöntemle by a method
mevcut herhangi bir yöntemle by any available means
uygun herhangi bir yöntemle by any suitable means
veya başka bir yöntemle or any other means
uygun herhangi bir yöntemle by any appropriate means
herhangi bir yöntemle kanıtlanmış olan proven by any means which
başka bir yöntemle by another method
herhangi bir güvenilir yöntemle by any reliable means
belirli bir yöntemle by a specific method
bir yöntemle ölçülen measured with a method
kabul de dahil olmak üzere herhangi bir güvenilir yöntemle by any reliable means, including admissions
herhangi bir yöntemle via any method
uygun bir yöntemle by a suitable method
bir yöntemle ilgilidir relates to a method
bu yöntemle by this method
aşağıdaki yöntemle by the following method
aynı yöntemle by the same method
hangi yöntemle olursa olsun by whatever method
bu yöntemle through this method
bu yöntemle with this method
iki yöntemle by two methods
bu yöntemle yakalanan captured by this method
bu yöntemle belirlenir determined by this method
güvenli yöntemle by secure method
birkaç yöntemle through several methods
bu yöntemle by means of this method
yöntemle ödeme pay by method
aynı yöntemle öldürüldü ya da katledildi killed by the same method or slaughtered by
açıklanan yöntemle with the method described
aynı yöntemle öldürüldü killed by the same method
bir ... bir kırılganlık bir ... bir a...a brokenness a...a
bir tilki bir keresinde bir peynir parçasıyla bir karga uçarken görmüş a fox once saw a crow fly off with a piece of cheese in its
bir bir bir one-one-one
bir atlama, bir atlama ve bir atlama a hop, a skip and a jump
bir adama balık verin ve onu bir günlüğüne besleyin. bir adama öğret give a man a fish and you feed him for a day. teach a man to
bir başlangıç, bir orta ve bir son a beginning, a middle and an end
bir başlangıç, bir orta ve bir son sağlar provides a beginning, a middle, and an end
bir ... bir bakış ... bir a...gaze upon...a
bir yay, özel bir tel ile kuvvetlice gerilmiş esnek bir çubuk gibidir. a bow is like a flexible rod which strongly strained with a special string.
bir tarafa verilen herhangi bir bildirim veya başka bir iletişim any notice or other communication given to a party
dışarıda bir araba için bir garaj ve bir ev outside is a garage for one car and an outhouse with a
bir özkaynak aracı, bir kalıntıyı kanıtlayan bir sözleşmedir. an equity instrument is a contract that evidences a residual
bir araba bir çiçek bir çiçek a car a flower a flower
bir zamanlar bir tilki bir karga gördü a fox once saw a crow