bir hak yaratmaz

bir hak yaratmaz teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir hak yaratmaz does not create a right

bir hak yaratmaz terimi için benzer kelimeler ve anlamları
herhangi bir fark yaratmaz it doesn't make any difference
bir fark yaratmaz it doesn't make a difference
bir fark yaratmaz doesn't make a difference
herhangi bir fark yaratmaz doesn't make any difference
herhangi bir yükümlülük yaratmaz does not create any obligation
herhangi bir sözleşme hakkı yaratmaz does not create any contractual right
kayda değer bir fark yaratmaz makes no appreciable difference
fark yaratmaz does not make a difference
fark yaratmaz it does not make a difference
yaratmaz does not create
fazla fark yaratmaz it doesn't make much difference
hiçbir yükümlülük yaratmaz creates no obligation
fark yaratmaz it doesn't make much of a difference
bu hiçbir etki yaratmaz that produces no effect
sözleşme yaratmaz does not create a contract
endişe yaratmaz does not raise concern
patlama tehlikesi yaratmaz does not present an explosion hazard
herhangi bir hak veya hak talebinde bulunmak obtain any right or claim
hak ve hak right and entitlement
hak ve hak etmemek deserving and undeserving
hak ve hak entitlement and right
yasal hak veya hak yok no legal right or entitlement
hak talebi hak etti claim has merit
hak iddiaları hak etti claims have merit
hak, çözüm veya hak talebi right, remedy or claim
bir iyilik başka bir iyilik hak eder one good turn deserves another
üçüncü bir tarafa ait herhangi bir hak any rights belonging to a third party
bir iyi bir başkasını hak eder one good deserves another
bir hibe verilmesi bir hak teşkil etmez the awarding of a grant does not establish an entitlement
iyi bir dönüş bir başkasını hak ediyor one good turn deserve another
herhangi bir üçüncü taraftaki herhangi bir hak any rights in any third party
herhangi bir yanlış içeren bir ifade veya hak talebinde bulunur files a statement or claim containing any false
herhangi bir kişi üzerinde herhangi bir hak veya çözüm any rights or remedies,upon any person
bir hak olarak as a matter of right
bir hak uygulamak enforce a right
herhangi bir hak any rights
herhangi bir hak talebinden feragat waives any claim
herhangi bir hak veya çözüm any right or remedy
herhangi bir hak vermek grant any right
bir hak sahibi one right holder
bir hak sorunu a rights issue
mükemmel bir hak perfect a right
herhangi bir hak türetmek derive any rights
bir hak duygusu a sense of entitlement
hak temelli bir yaklaşım a rights-based approach
herhangi bir hak kazanmak acquire any rights
bir hak one's rights
belirli bir performansa hak kazanmış entitled to specific performance
herhangi bir hak alamaz shall not acquire any rights
bir hak peşinde koşmak pursue a right