bir anlaşmadan

bir anlaşmadan teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
bir anlaşmadan from an agreement

bir anlaşmadan terimi için benzer kelimeler ve anlamları
bitmiş bir anlaşmadan uzak far from a done deal
bir anlaşmadan çekilme withdrawal from an agreement
bir anlaşmadan of one accord
bir anlaşmadan çekilmek withdraw from a settlement
bir anlaşmadan doğan arising from an agreement
anlaşmadan çekilmek withdraw from the agreement
anlaşmadan sonra after agreement
anlaşmadan çekilme withdrawal from agreement
anlaşmadan çekilmek pull out of the deal
anlaşmadan geri çekilmek back out of the deal
anlaşmadan feragat waiver of agreement
önceden anlaşmadan sonra after prior agreement
bu anlaşmadan kaynaklanan resulting from this agreement
anlaşmadan çekilmek back out of a deal
bu anlaşmadan from this agreement
danışma ve anlaşmadan sonra after consultation and agreement
anlaşmadan uzaklaşmak walk away from the deal
anlaşmadan uzaklaşmak walk away from a deal
karşılıklı anlaşmadan sonra after mutual agreement
anlaşmadan sonra after agreement from
anlaşmadan çekilmek withdraw from treaty
bu anlaşmadan ayrıldı stricken from this agreement
anlaşmadan sonra after agreement with
anlaşmadan ayrılmak departure from the agreement
anlaşmadan beri since agreement
anlaşmadan yararlanmak benefit from the treaty
bu anlaşmadan etkilendi affected by this agreement
bu anlaşmadan önce prior to this agreement
anlaşmadan uzak far from agreement
bu hükmün bu anlaşmadan kopmuş sayılacağı that provision shall be deemed severed from this agreement
anlaşmadan bağımsız olarak regardless of the agreement
anlaşmadan çekildi withdrew from the agreement
anlaşmadan sorumlu olanlar are in charge of dealing
anlaşmadan vazgeçildi bailed out deal
anlaşmadan yapıldı made without agreement
ve anlaşmadan sonra and after agreement
anlaşmadan with no agreement
bir ... bir kırılganlık bir ... bir a...a brokenness a...a
bir tilki bir keresinde bir peynir parçasıyla bir karga uçarken görmüş a fox once saw a crow fly off with a piece of cheese in its
bir bir bir one-one-one
bir atlama, bir atlama ve bir atlama a hop, a skip and a jump
bir adama balık verin ve onu bir günlüğüne besleyin. bir adama öğret give a man a fish and you feed him for a day. teach a man to
bir başlangıç, bir orta ve bir son a beginning, a middle and an end
bir başlangıç, bir orta ve bir son sağlar provides a beginning, a middle, and an end
bir ... bir bakış ... bir a...gaze upon...a
bir yay, özel bir tel ile kuvvetlice gerilmiş esnek bir çubuk gibidir. a bow is like a flexible rod which strongly strained with a special string.
bir tarafa verilen herhangi bir bildirim veya başka bir iletişim any notice or other communication given to a party
dışarıda bir araba için bir garaj ve bir ev outside is a garage for one car and an outhouse with a
bir özkaynak aracı, bir kalıntıyı kanıtlayan bir sözleşmedir. an equity instrument is a contract that evidences a residual
bir araba bir çiçek bir çiçek a car a flower a flower