| neden olduğunu gösterir |
it shows why |
neden olduğunu gösterir terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| neden olduğunu göremiyorum neden |
i don't see a reason why |
| bir alanın zorunlu olduğunu gösterir |
indicates a required field |
| nasıl olduğunu gösterir |
shows how |
| nasıl olduğunu gösterir |
it shows how |
| nasıl olduğunu gösterir |
demonstrates how |
| nasıl olduğunu gösterir |
illustrates how |
| gerekli olduğunu gösterir |
indicates required |
| olduğunu gösterir |
shows to be |
| ne kadar iyi olduğunu gösterir |
shows how well |
| ne kadar olduğunu gösterir |
shows how much |
| gerekli olduğunu gösterir |
denotes required |
| nasıl olduğunu gösterir |
indicates how |
| kaç tane olduğunu gösterir. |
shows how many |
| ne zaman olduğunu gösterir |
indicates when |
| ne kadar iyi olduğunu gösterir |
indicates how well |
| ihtiyaç olduğunu gösterir |
indicates a need |
| hangi dereceye kadar olduğunu gösterir. |
shows the extent to which |
| hangisi olduğunu gösterir |
indicates which |
| sahip olduğunu gösterir |
demonstrates having |
| onlara nasıl olduğunu gösterir |
shows them how |
| ne dereceye kadar olduğunu gösterir |
illustrates the extent to which |
| ne kadar ciddi olduğunu gösterir |
shows how serious |
| zorunlu olduğunu gösterir |
indicates mandatory |
| ne kadar tehlikeli olduğunu gösterir |
shows how dangerous it is |
| bu tam olarak nasıl olduğunu gösterir |
this shows just how |
| ne kadar hızlı olduğunu gösterir |
shows how fast |
| sürdürülebilir olduğunu gösterir |
demonstrates sustained |
| bunun böyle olduğunu gösterir |
shows this to be the case |
| virüs, insanları enfekte etme yeteneğinin gelişmiş olduğunu gösterir. |
virus indicative of an improved ability to infect humans. |
| ne kadar zaman olduğunu gösterir |
indicates how much time |
| dikkat tehlikeli olduğunu gösterir. |
caution indicates a hazardous |
| güçlü bir olasılık olduğunu gösterir |
indicates a strong possibility |
| arasında bir fark olduğunu gösterir. |
shows that there is a difference between |
| doğru olduğunu gösterir |
indicates correct |
| bu olduğunu gösterir |
this suggests that there are |
| ne kadar kesin olduğunu gösterir |
shows how certain |
| yetkili olduğunu gösterir |
represents that it is authorized |
| istekli olduğunu gösterir |
demonstrates willingness |
| bu ne kadar olduğunu gösterir |
this shows how much |
| hangi ürünün olduğunu gösterir |
indicate which product |
| suçluluk kanıtının var olduğunu ve bunun yeterli olduğunu |
that evidence of guilt existed and that it was sufficient to |
| bunun olduğunu düşünüyor, bunun olduğunu biliyor |
does thinking about this, knowing that this is happening in |
| neden olduğunu bul |
find out why |
| neden olduğunu anlayabiliyorum |
i can see why |
| neden olduğunu anlamak kolay |
it is easy to see why |
| neden olduğunu anlıyorum |
i understand why |
| neden olduğunu görebilirsiniz |
you can see why |
| neden olduğunu merak etme |
it's no wonder why |
| neden işitme olduğunu göstermek için |
order to show cause hearing |
| neden olduğunu bilmiyoruz |
we do not know why |