öncelikli ülkeler

öncelikli ülkeler teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
öncelikli ülkeler prioritized countries

öncelikli ülkeler terimi için benzer kelimeler ve anlamları
öncelikli olan öncelikli paramount taking precedence
öncelikli ülkeler priority countries
yüksek öncelikli ülkeler high priority countries
ülkeler içinde ve ülkeler arasında within and between countries
gelişmekte olan ülkeler ve geçiş halindeki ülkeler developing countries and countries in transition
en az gelişmiş ülkeler, karadaki gelişmekte olan ülkeler least developed countries, landlocked developing countries
gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkeler developed countries developing countries
ülkeler içinde ve ülkeler arasındaki eşitsizlikler inequalities within and among countries
ülkeler arasında ve ülkeler arasında geçiş yapmak move between and within countries
ülkeler arasında ve ülkeler arasında farklılık gösterir vary between and within countries
komşu ülkeler dışındaki ülkeler countries other than adjacent ones
zengin ülkeler fakir ülkeler rich countries poor countries
diyafram öncelikli aperture-priority
öncelikli olarak initiatively
öncelikli hak preemptive right
öncelikli posta priority mail
en öncelikli top priority
öncelikli sorumluluk primary responsibility
öncelikli haklar preemptive rights
öncelikli olmak take precedence over
öncelikli hedefi primary objective
öncelikli alanlar priority areas
öncelikli rol primary role
öncelikli olmalı shall take precedence
öncelikli korunma primary prevention
öncelikli anlaşma-mutakabat - ön görüşme prior agreement
öncelikli olmak takes precedence over
öncelikli hedef primary target
birinci öncelikli güvenlik faizi first priority security interest
öncelikli hak talebi priority claim
öncelikli öğrenim prior learning
düşük öncelikli low priority
öncelikli eylemler priority actions
öncelikli başvuru priority application
öncelikli hedef primary aim
öncelikli geçiş priority pass
öncelikli erişim priority access
öncelikli olmak take priority over
öncelikli liste prioritized list
öncelikli oturma priority seating
öncelikli konular priority issues
öncelikli valf priority valve
öncelikli olarak on a priority basis
öncelikli olacak will take precedence
öncelikli olmak priority over
öncelikli biniş priority boarding
öncelikli suç alanı priority crime area
öncelikli inceleme priority review
öncelikli yap make it a priority
öncelikli talep claiming priority