birbirleriyle tanıştığım

birbirleriyle tanıştığım teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
birbirleriyle tanıştığım introduced to each other

birbirleriyle tanıştığım terimi için benzer kelimeler ve anlamları
şimdiye kadar tanıştığım i have ever met
seninle tanıştığım için mutluyum i am happy to meet you
şimdiye kadar tanıştığım ever met
tanıştığım my acquaintance
seninle tanıştığım için çok sevindim i am delighted to meet you
seninle tanıştığım için for meeting you
tanıştığım that i have met
tanıştığım insanlar the people i meet
tanıştığım için şanslıyım i am lucky to meet
tanıştığım için mutlu olacağım i will be happy to meet
tanıştığım herkes everyone i meet
daha önce tanıştığım that i've ever met
ilk tanıştığım i first met him
tanıştığım insanlar people i have met
tanıştığım made acquaintances with
tanıştığım my acquaintance with
tanıştığım an the moment i met
tanıştığım canım i meet u dear
tanıştığım kişi person i have ever met
seninle tanıştığım için çok mutlu olacağım i will be very happy to meet you
ilk tanıştığım that i first met
tanıştığım ilk kişi the first person that i meet
zaten tanıştığım already acquainted
tanıştığım en iyi insanlardan biri one of the best persons i met
tanıştığım ilk kişi the first person i met was a
tanıştığım neredeyse herkes almost everyone i met
tanıştığım için şanslıyım i'm lucky to have met
tanıştığım için şanslıydım i was lucky to met
onunla tanıştığım gün the day i met him
birbirleriyle with each other
birbirleriyle yüzleşmek facing each other
birbirleriyle etkileşime girme interact with each other
birbirleriyle iletişim kurmak communicate each other
birbirleriyle işbirliği yapmak cooperate with each other
birbirleriyle tanışmışlar they met each other
birbirleriyle paylaş share with each other
birbirleriyle konuşmak talk with each other
birbirleriyle yarışmak compete with each other
birbirleriyle etkileşime geçmek interact each other
birbirleriyle savaşmak fighting each other
birbirleriyle işbirliği yapmak collaborate with each other
birbirleriyle temas halinde in contact with each other
birbirleriyle yarışmak race each other
birbirleriyle evlenmek marry each other
birbirleriyle tanışıyorlar they meet each other
birbirleriyle karşılaştır compare with each other
birbirleriyle yarışmak racing each other
birbirleriyle tanışmak meeting each other
birbirleriyle başa çıkmak dealing with each other
birbirleriyle ilişki kurmak associate with each other