| bulunduğunuz yer için |
for your location |
bulunduğunuz yer için terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| bulunduğunuz yer |
the location you |
| katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim |
thank you for contributing |
| şikayette bulunduğunuz için size karşı misillemede bulunmayacağız. |
we will not retaliate against you for filing a complaint. |
| böyle bir şikayette bulunduğunuz için aleyhinize misillemeyeceğiz |
we will not retaliate against you for filing such a complain |
| bulunduğunuz yerdeki uygunluk için |
for availability in your location |
| şikayette bulunduğunuz için cezalandırılmayacaksınız |
you will not be penalized for filing a complaint |
| bulunduğunuz yere cevap vermek için |
to respond to your location |
| bulunduğunuz yerde |
at your location |
| bulunduğunuz yerde |
in your location |
| bulunduğunuz ülke |
country of location |
| bulunduğunuz yeri girin |
enter your location |
| referansta bulunduğunuz |
that you reference |
| bulunduğunuz yere bağlı olarak |
depending on your location |
| bulunduğunuz yere bakmaksızın |
regardless of your location |
| bulunduğunuz yerde |
on your location |
| bulunduğunuz yere en yakın |
closest to your location |
| bulunduğunuz yerde sağlanan |
provided at your location |
| bulunduğunuz yerle alakalı |
relevant to your location |
| bulunduğunuz yere yakın |
near your location |
| katkıda bulunduğunuz para |
the money you contribute |
| bulunduğunuz yerin çevresinde |
around your location |
| bulunduğunuz yerin içinde |
inside your local |
| atıfta bulunduğunuz |
you're referring to |
| bulunduğunuz yere teslim edildi |
delivered to your location |
| bulunduğunuz çok tam bilgi |
very full information you have been |
| bulunduğunuz yerin farkında olun |
be aware of your location |
| bulunduğunuz klasör |
the folder where you |
| bulunduğunuz bölgedeki |
within your local area |
| bulunduğunuz bölgeye uygun |
are in tune with your local |
| bulunduğunuz yerin |
of your location |
| yer ve yer |
place and stead |
| yer yer |
place location |
| yer yer |
place publique |
| yer üstünde ve yer altında |
above ground and below ground |
| yer yer |
the place is located |
| yer yer eleştiri |
implacable criticism |
| yer fıstığı ve yer fıstığı ürünleri |
peanuts and peanut products |
| yer yer |
at over places |
| yer yer yapılar |
structures that place |
| yer yer |
place located |
| az yer bırakır veya yer kalmaz |
leaves little or no room |
| yer yer |
pavillion located |
| her şey için bir yer ve her şey yerine |
a place for everything and everything in its place |
| çalışmak için harika bir yer |
great place to work |
| için yer var |
there is room for |
| insanlar için yaşanacak yer |
habitat for humanity |
| büyüme için yer |
room for growth |
| başlamak için iyi bir yer |
a good place to start |
| çalışmak için harika bir yer |
a great place to work |
| kalmak için yer |
place to stay |