| olanak sağlayacak şekilde |
in a way that enables |
olanak sağlayacak şekilde terimi için benzer kelimeler ve anlamları
|
| geliştiricilere olanak sağlayacak |
will enable developers |
| daha kapsamlı bir olanak sağlayacak |
which would enable a more comprehensive |
| sağlayacak şekilde |
in such a way as to enable |
| avantaj sağlayacak şekilde konumlandırılmış |
positioned to take advantage |
| sağlayacak şekilde |
in such a way as to ensure |
| sağlayacak şekilde |
in such a manner as to ensure |
| yarar sağlayacak şekilde |
so as to benefit |
| bildirimin alınmasını sağlayacak şekilde kanıtlanabilir |
in a manner that ensures receipt of the notice can be proved |
| yüksek performans sağlayacak şekilde tasarlanmıştır |
are designed to deliver high performance |
| sağlayacak şekilde |
in a manner that enables |
| yerden tasarruf sağlayacak şekilde |
in a space-saving manner |
| istenen etkiyi sağlayacak şekilde tasarlanmış veya korunmuş, |
designed or protected in such a way that the desired effect, |
| en az 20 cm ayırma mesafesi sağlayacak şekilde |
installed to provide a separation distance of at least 20 cm |
| minimum bakım sağlayacak şekilde tasarlanmıştır |
designed to have minimum maintenance |
| yarar sağlayacak şekilde konumlandırılmış |
positioned to benefit from |
| olanak sağlayan koşullar |
enabling conditions |
| olanak sağlayan işler |
enabling works |
| oluşturmanıza olanak sağlar |
allows to create |
| olanak sağlayan devlet |
enabling state |
| ulusal olanak sağlayan çevre |
national enabling environment |
| olanak sağlayan endüstriler |
enabling industries |
| olanak sağlayan kurumlar |
enabling institutions |
| oluşturmanıza olanak sağlar |
allows you to create |
| bir olanak sağlayan |
an enabling |
| birçok olanak |
plenty of amenities |
| olanak sağlayan yönler |
enabling aspects |
| olanak sağlayan ortamı güçlendirmek |
strengthen the enabling environment |
| olanak sağlayan kuruluşlar |
enabling organizations |
| ulaşmak için olanak sağlamak |
enable to achieve |
| olanak sağlayan kanıt bulunmamak |
having no evidence enabling |
| olanak sağlayan ortamı iyileştirmek |
improve the enabling environment |
| geliştirmek için olanak sağlar |
enables to improve |
| olanak veriyor |
it is enabling |
| olanak sağlayan birim |
enabling unit |
| küresel olanak sağlayan ticaret |
global enabling trade |
| olanak sağlayan deneyim |
experience enabling |
| olanak sağlayan firmalar |
enabling firms |
| geçersiz kılmanıza olanak sağlar |
enables you to override |
| bilgi edinilmesine olanak sağlar |
it allows to obtain information |
| olanak sağlayan teknolojiler kümesi |
set of enabling technologies |
| uluslararası olanak sağlayan çevre |
international enabling environment |
| kuruluşlara olanak sağlar |
enables organizations to |
| seçmenize olanak verir |
allows you to select |
| oluşturmanıza olanak sağlar |
it allows to create |
| olanak sağlamak |
provide the enabling |
| olanak sağlayan finansal mekanizma sağlamak |
provide the enabling financial mechanism |
| geleceğin olanak sağlayan teknolojileri |
the enabling technologies of the future |
| olanak sağlayan teknoloji sağlayıcıları |
providers of enabling technologies |
| olanak sağlayan ortamların oluşturulması |
creation of enabling environments |
| olanak sağlayan ortamı güçlendirmek |
reinforce the enabling environment |