tek yapmam gereken

tek yapmam gereken teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
tek yapmam gereken all i have to do is

tek yapmam gereken terimi için benzer kelimeler ve anlamları
tek yapmam gereken buydu all i had to do was
yapmam gereken için for i must
yapmam gereken şeyler things i need to do
sadece yapmam gereken bir şey vardı. i just i had something to do...
yapmam gereken her şey anything i should
yapmam gereken bir şey var i have something to do with
yapmam gereken hiçbir şey yoktu i had nothing to do with
yapmam gereken bir düzeltme var i have a correction to make
o zaman tüm yapmam gereken then all i need to do
yapmam gereken bir şey var i have anything to do with
hala yapmam gereken çok şey var i still have a lot to do now
daha önce yapmam gereken bir şey var mı? is there anything i need to do before
yapmam gereken anlaşmalar agreements i must
yapmam gereken diğer yol other way i should
ödenmesi gereken veya ödenmesi gereken due or payable
tam olarak ödenmesi gereken ve ödenmesi gereken due and payable in full
ödenmesi gereken ve ödenmesi gereken due and payable upon
ödenmesi gereken ve ödenmesi gereken tüm tutarlar all sums due and payable
hiçbirini yapmam neither do i
ben yapmam i will not
yapmam gerekiyordu i was supposed to
yapmam gerekiyordu i am supposed to
ben de yapmam neither i do
yapmam gerekiyordu i'm supposed to
ne yapmam gerek what do i have to do
yapmam i not
yapmam gerek i need to do
yapmam mı gerekiyordu am i supposed to
yorum yapmam i have no comments
asla yapmam i shall never
ne yapmam gerekiyordu what was i supposed to do
yapmam gerekeni yaptım i did what i had to do
yapmam gerek need doing
yapmam gerektiğini düşündüm i thought i should
bunu yapmam i don't do that
bunu asla yapmam i would never do that
hiçbir şey yapmam i do nothing
ne yapmam gerektiğini söyledi told what to do
pratik yapmam gerek i must practice
yapmam gerektiğini mi düşünüyorsun do you think i should
genelde yapmam i do not usually
yapmam gerek i got to do
yapmam lazım i need to make
yapmam gerektiğini hissettim i felt i should
hiçbir şey yapmam ama i do nothing but
ne yapmam gerekiyor what i'm supposed to do
yapmam gerektiğini biliyordum i knew i should have
sıklıkla yapmam i do not often
henüz yapmam i do not yet
yapmam gerektiği konusunda ısrar etti insisted that i should