ilaç içeren

ilaç içeren teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
ilaç içeren drug-containing

ilaç içeren terimi için benzer kelimeler ve anlamları
içeren veya içeren consisting of or containing
içeren, dahil olan veya içeren kelimeler the words including, include or includes
tehlikeli maddeleri içeren tehlikeli maddeleri içeren olaylar incidents involving dangerous goods harmful substances
ilaç-ilaç etkileşimleri drug-drug interactions
ilaç-ilaç drug-drug
ilaç-ilaç etkileşimi çalışması drug-drug interaction study
ilaç ve ilaç pharmaceuticals and pharmaceutical
ilaç ve ilaç medicine and drug
ters ilaç-ilaç etkileşimi adverse drug-drug interaction
ilaç-ilaç-olay drug-drug-event
ilaç-ilaç farmakokinetik etkileşimleri drug-drug pharmacokinetic interactions
içeren comprising
ünlü harfler içeren consonantal
ingilizce sözcükler içeren fransızca franglais
içeren görüntüler imageries
dişli içeren involute gear
içeren involving
iyot içeren iodous
çok eşya içeren paket multipack
parfüm içeren orating
maliyetleri içeren contain costs
içeren which contains
ölüm riski içeren durum life-threatening condition
hangi içeren which entails
içeren davalar cases involving
masraf içeren containing costs
harfler ve sayılar içeren contain letters and numbers
içeren that contains
aşağıdakileri içeren ancak bunlarla sınırlı olmayan including but not limited to the following
içeren as comprising
içeren as involving
olup olmadığını da içeren including whether
hükümler içeren contain provisions
içeren olay incident involving
içeren olaylar incidents involving
içeren projeler projects involving
içeren işlemler transactions involving
yapmayı içeren involve doing
demir içeren iron-bearing
şiddet içeren aşırılıkçılık violent extremism
içeren faaliyetler activities involving
şiddet içeren suç kontrolü ve kanun uygulama kanunu violent crime control and law enforcement act
dökülme içeren contain spill
içeren çalışmalar studies involving
müzik içeren featuring music
şiddet içeren davranış violent behavior
ahlaki talihsizlik içeren suç crime involving moral turpitude
basınç içeren pressure containing
daha fazlasını içeren involving more than
duygusal olarak içeren emotionally involving