ülkenin karşılaştığı zorluklar

ülkenin karşılaştığı zorluklar teriminin Türkçe - İngilizce sözlükteki anlamı

Türkçe İngilizce
ülkenin karşılaştığı zorluklar challenges facing the country

ülkenin karşılaştığı zorluklar terimi için benzer kelimeler ve anlamları

karşılaştığı zorluklar the challenges it faces
insanların karşılaştığı zorluklar challenges people face
karşılaştığı zorluklar the challenges it faces from
kırsal kesimin karşılaştığı zorluklar challenges facing the countryside
organizasyonun karşılaştığı zorluklar challenges facing the organization
devletin karşılaştığı zorluklar challenges facing the state
şirketin karşılaştığı zorluklar challenges that the company faces
hepimizin karşılaştığı küresel zorluklar global challenges we all face
müşterilerimizin karşılaştığı zorluklar challenges facing our clients
ticaretin karşılaştığı zorluklar challenges facing the trade
karşılaştığı zorluklar the difficulties that he faced
karşılaştığı zorluklar difficulties it faces
latin amerika'nın karşılaştığı zorluklar challenges that latin america face
toplumun karşılaştığı çevresel zorluklar the environmental challenges facing society
şirketlerin karşılaştığı zorluklar difficulties companies face
endüstrilerin karşılaştığı zorluklar challenges faced by industries
toplumumuzun karşılaştığı zorluklar challenges that our society
karşılaştığı zorluklar difficulties it has encountered
eğitimin karşılaştığı zorluklar challenges facing education
gezegenin karşılaştığı en önemli zorluklar the most important challenges facing the planet
gençlerin karşılaştığı zorluklar the challenges that young people face
bölgemizin karşılaştığı zorluklar challenges facing our region
sağlık sistemlerinin karşılaştığı zorluklar the challenges facing healthcare systems
zorluklar ve zorluklar challenges and difficulties
maddi zorluklar veya zorluklar financial difficulties or hardship
zorluklar ve zorluklar difficulties and hardships
zorluklar gibi zorluklar difficulties as challenges
karşılaştığı faced by
karşılaştığı gibi as he faced
karşılaştığı gibi as it encounters
gençlerin karşılaştığı sorunlar the issues facing young people
topluluklarımızın karşılaştığı sorunlar issues facing our communities
gençlerin karşılaştığı sorunlar problems facing young people
çocukların karşılaştığı sorunlar the problems children face
endüstrinin karşılaştığı kilit konular key issues facing the industry
halkın karşılaştığı kritik konular critical issues facing public
tüketicilerin karşılaştığı fiyatlar prices faced by consumers
kullanıcının karşılaştığı hizmetler user-facing services
karşılaştığı zorlukları ele al address the challenges it faces
karşılaştığı bir sorun a problem faced in
insanların karşılaştığı biliniyor that humans are known to encounter
portekizlerin karşılaştığı sorun the problem faced by portugal
karşılaştığı insanlar people she encounters
yatırımcıların karşılaştığı riskler risks faced by investors
çalışmanın karşılaştığı sorunlar problems faced by working
karşılaştığı ikilem the dilemma it faces
çocukların karşılaştığı riskler risks faced by children
insanların karşılaştığı people's encounters
karşılaştığı suçlamalar the charges he was facing
karşılaştığı mevcut zorluk current challenge it faces